26 Şubat 2018 Pazartesi

Kitap Seçiminde Trendler Var mıdır?

                             Son yıllarda oldukça yoğun var bence.Bu yazıyı niye yazıyorum çünkü bazı şeylerden rahatsızım. Bu konu da haklı olayım ya da olmayayım canımı sıkan şey hakkında birşeyler yazmalıyım dedim. Yaşlara göre okunan kitapların niteliği değişiyor normal olarak. Bu ayrı. Ama kitap seçiminde ve satışlarında etkili olan akım her dönem oluyor. Önemli olan bu akımlara kendimizi kaptıracak toylukta mıyız acaba?
                        Dönem dönem trendler var mesela 2000 lerin başında tarihi romanlar furyası oldu. Safiye Sultanlı yıllara Hıfzı Topuz'un  kitapları eşlik etti. Ben de beğenerek okudum bir çok kitabı. Hem kolay okunuyor hem de tarihi sıkmadan hafızalarımıza yerleştiriyordu. Sonra ki yıllarda komplo teorilerinden oluşan romanlar revaçta oldu.Bunların başında tarihin en büyük komplosunu içeren '' Da Vinci'nin Şifresi '' romanı oldu. Kurgusu, diliyle tabi ki kolay okunanlardandı. Bunlar öyle çok yayıldı ki tv de bile benzer programlar mantar gibi çoğalmaya başlamıştı.




                       Bu dönemde belli bir süre sürdü. Sonra vampir kitapları çıktı. Alacakaranlık serisi çok okundu, genç kızların hayallerini gizemli vampirler süsledi. Sonra da yediden yetmişe kadınların fantezilerini besleyen '' Grinin Elli Tonu '' dönemi başladı. 80 sayfa kitabı bir ayda bitiremeyen kadınlar 600 sayfayı 4 günde bitirdi. Trend, trend, trend..
Sonra da çıtırlık kitaplar geldi. Mucizeler dükkanı falan. Kişisel gelişim kitaplarını 60 yaşında ki insanların elinde görünce acı bir gülümseme oluyor suratımda.
                      Yıllar önce yaşamış ünlü yazarlara bir zaman gelecek ve herkesin bir şeyler yazarak ünlü olup binlerce satış yapacağını söyleseydik inanırlarmıydı acaba. Wattpad uygulamasıyla klavyeyi eline alan herkes bir şeyler yazıyor. Bu da  ' ergen romantizimin'  popüler olmasına , henüz reşit olmayan gençlerin yazdıkları kitabımsıların yok satmasına , daha da durum ileri giderek bu kitapların dizilere dönüşmesine ve bunlara bağlı olarak bir çok yazarımsıların türeyişine şahit oluyoruz diyor  Beyza Karakaya.
                       Yayıncıların tabiriyle söylersek '' hap kitaplar ''  basılıyor ve yüksek satışlar yapıyor. Bir çok alanda olduğu gibi kitap dünyasında da yozlaşma yaşanıyor. Kitap okuma oranlarının düşük olduğu ülkemizde okunan kitapların kalitesi de sorun. 
 Allahtan bazı kitap ve yazarlar trend oluyor da şu instagramda kaliteli kitaplar da okuyor insanlar. 
                      Eğer gerçek bir okur sayıyorsak kendimizi, biraz oturup düşünelim. Çağın trendlerinin neresindeyiz, bu çarka biz de kapıldık mı? 

















23 Şubat 2018 Cuma

Cuma Yazısı


               '' 18 yaşında yaşamı tarif et deseler, içinde fazlaca umut, heyecan ve mutluluk olan bir tanımlama yapardım.Başka bir kelime var mı bilemiyorum, yaş aldıkça tanımlaması bu kadar değişen. Çokça deneyimin, yaşanmışlığın,görmüşlüğün ardından hayatın tanımı ve içinde barındırdıkları da değişiyor.
 " Hiçbir zaman, hiçbir an kendimi unutup, nasıl göründüğümü yok saymadığımı, geri çekilip çekilip kendime bakmaktan, gördüğümü beğenmeyip ona hayalimdeki şekli veremeye çalışmaktan önümdekini hep ıskaladığımı görüyorum şimdi. ‘’Peki şimdi görüyor musun?’’ diye sormayın, onun da var en az bir on beş senesi. İnsanın ömrü herhalde bu yüzden uzun, bir halt ettiğinden değil, ne halt olduğunu on-on beş senede bir anlamasından" diyor Şule Gürbüz  Zamanın Farkında adlı kitabında.  İnsanın nasıl yaşadığını , neyi niçin yaptığını, olup biteni anlamlandırması uzun sürüyor gerçekten.


Doğanın mucizevi gücünü, etkisini gençken göremiyoruz ne yazık ki. Yaş almanın en pozitif yönü bu bence. Belki de bu yüzden haftalık şükür yazısı yazıyorum. Gördükçe dışımızda ki dünyanın kıymetini içimiz bir şeylere karşı minnetle doluyor. Herkeste farklı belki adres ama her zaman şükrüm Yüce Yaradana.


Bu hafta içi harika bir gökyüzü vardı. Koyu bulutlar içinden çıkan gökkuşağını görünce sevinçten zıpladık arkadaşlarımla. O sırada bir kafe de oturuyorduk .


Hafta içi okumalarım devam etti tabi ki. Can Kozanoğlu'nun Acemi Eğitimi kitabını okudum ama çokta beğenmedim. Yazdıklarını kendi yaşamöyküsü olduğunu düşünerek okumaya başladım ama sonra öyle olmadığını anladım. Uçuk kaçık olaylar ilgimi çekmedi kısaca. İki aydır almaya başladığım Nihayet dergisini çok sevdim. Her ay ele alınan konuları derinlemesine ele alıyor.


Okuduğum diğer kitap Sevin Okyay'ın kendini anlattığı röportaj kitap. Çocukluğundan itibaren yaşamını soru cevap anlatıyor.


İşimi seviyorum, çocukların saflığı içinde olmak çok güzel. Özellikle öğretmeni canından bezdiren çok mevcutlu bir sınıfta olmadığım için ne kadar şükretsem azdır.


Çiçeğimi hep kendim alırım. Her evde her an bence bir demet çiçek olmalı. Bir deneyin, evinize nasıl bir hava getirecek göreceksiniz.


Yaptığım el işlerim olmadan asla. Bu fotoğraf karesi gün içinde koşa koşa eve gidip sahip olmak istediğim şeylerin hepsini kapsıyor. Dergi, kitap, kahve, pasta ve örgü saatim.


Yapmayı sevdiklerimden biri de etamin. Yakında gözlük alacağım galiba. Artık minik minik bu 
kareler beni çok zorluyor. 
Bir cuma daha geldi, herkese huzurlu ve sağlıklı ve mutlu bir haftasonu dilerim..










19 Şubat 2018 Pazartesi

Acil Felsefeden Çıkış

                                      Hiç Bülent Akyürek okudunuz mu? Ben tesadüf rastladım arkadaşımda. Bir çok kitabını almış, bir de ben okuyayım , şimdiye kadar duymadığım bir yazar dedim.  Ankara'da yaşıyor ve ulusa buradan sesleniyorum diyordu kitaplarının ön sözünde. 4 ya da 5 kitabını okudum. Gürültülü, sert , biraz da öfkeli dili var. Bir çok şeye isyan ediyor. Son yıllarında ki dine yönelmelerinin etkisi büyük. Sertte olsa söyledikleri seviyorsunuz, hak veriyorsunuz. Size uymayan fikirleri de çok. Ama yine de okumadan edemiyorsunuz. 
                             Aldığım son kitabında ( Acil Felsefeden Çıkış ) bir süprizle karşılaştım. Yalnızca önsöz vardı. 128 sayfası boş olan bu kitap  altı baskı yapmış.   Bu kitap için yazar şöyle demiş ;  Eğer bizim yazacağımız şeyler o ağacın hayat hikayesinden daha önemsizse yazmayalım. Bakıyorsunuz, bin, iki bin sayfalık kitaplar var. Matbu olarak içi dolu. İçinde harfler var ama kitap bittikten sonra kafanızda bir şey kalmıyor. Adamakıllı bir şey yoksa kitapta onu kirletmeyin. Bu kitaptan maalesef 6 baskı yaptım, iki ayda. Biten baskı sayısı bu idi, daha sonra baskıyı durdurduk. Bizim olayımız bu idi, mesajımız ulaştı, biz de baskıyı durdurduk. Milyon da satsa artık basmamıza gerek yok” .

                           

                                Önsöz de bir paragraf şöyle diyor;
                             '' Bildiklerimizi konuşursak bilgin, bilmediklerimizi konuşurken filozof oluruz ama susarsak tanımımızı yapmaya çalışmak daha ilginç bir çaba olmayacak mı? 
Felsefe hiçbir zaman bizim gibi fukaralara kalmamıştır, felsefe aydınlanmış insan ve toplumların konforudur. Ödememiz gereken faturalar, büyütmemiz gereken çocuklarımız var, bizim ellerimiz çalışmaktan nasırlıdır. ''
                              Herkesin felsefe yaptığı , hayatın anlamını sorgulaman günümüzün geçmediği bir zamandayız. Bomboş bir kitapla bize ne anlatmaya çalışıyor ki bu Bülent Akyürek ?

15 Şubat 2018 Perşembe

Abu Dhabi Louvre Müzesi

Abu Dhabi'de bizi bir süpriz karşıladı. Bu yıl Paris'te ki Louvre müzesi buraya gelmiş. Zenginlik işte , ayaklarına Louvre müzesinin minisini getirmişler. Şansımıza birkaç ay önce açılan bu müzeyi doya doya gezdim. Açılışına Fransa cumhurbaşkanı Macron katılmış. Müzenin gericiliğe karşı mücadele simge olduğuna değinen Macron, “Bizim için kültürü, eğitimi ve güzelliği desteklemekten daha acil bir şey yok” demiş. 2007 yılında Fransa ile yapılan anlaşma sonucu başlatılmış. 2012'de yapılması beklenen resmi açılış, petrol fiyatlarındaki düşüş ve küresel kriz gibi nedenlerle ertelenmiş.


                                         Müze, çöl güneşini içeri alacak şekilde tasarlandı. En dikkat çeken özelliği, kafes şeklindeki kubbesi.


Müze Fransız mimar Jean Nouvel'in eseri. Tasarımda Medine'den ilham alındı ve  55 oda ve 23 sabit sergi alanından oluşuyor . Kubbe ziyaretçileri kavurucu sıcaktan korurken, doğal ışığın da içeri sızmasını sağlıyor.



Müzeye giriş ücreti 60 tl ödedim. Ailece girdiğinizde indirim var. 


Fransa ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında yapılan anlaşmaya göre Abu Dhabi'de ki müze "Louvre" ismini kullanmak için 30 yıl boyunca Louvre Paris'e 525 milyon dolar ödeme yapacak. Ayrıca Fransa'dan gelecek olan ödünç eserlerin güvenliği için de ek olarak 750 milyon dolarlık bir ödeme gerçekleştirilecek.


Müze de Van Gogh, Monet, Leonard0  Da Vinci, Matisse gibi birçok ressamın tablosu var.


Rodin'in Heykelleri..


 Bir oda tamamıyla Rodin'in heykellerine ayrılmıştı.




Ai Weiwei  İstanbul'da göremedim ama burada görmek kısmet oldu. Fountain of Light..


                                     Osman Hamdi Bey'den Young Emir Studying..


Miro'nun yağlıboya tablosu, Van Gogh'un otoportresi ,Manet'in Bohem tablosu, flüt çalan tablosu, bizden İznik çinileri, halılar, Çatalhöyük'ten seramikler bu müzede sergilenenler..


Müze hafta ortası olmasına rağmen çok kalabalıktı. Her ülkeden insan vardı. Bu çocukları görünce dayanamadım , bana poz vermelerini istedim. 









13 Şubat 2018 Salı

Abu Dhabi Seyahatimiz (2)



Abu Dhabi tatilimizde üç gece de bu otel de  kaldık. Bu ülkeye geliş nedenimiz deniz tatili yapmaktı asıl. Bu otelde de bunu karşıladık. Güne güzel bir kahvaltı ile başlayarak mayolarımızı giyip hemen ya deniz ya da havuz kenarına gidiyorduk. Otel fazla kalabalık olmadığından çok huzurlu saatler geçirdik. Hava sıcaklığı da şansımıza çok iyiydi. Son gün gerçi serin rüzgarlar esti ama biz yine de denizden vazgeçmedik.


Dinlenmenin en güzel yollarından biri kahveni huzur içinde içmek şu dünyada..


Otelin bir çok koyu ve havuzu vardı. Palmiyeler ve içinde öten kuşlar eşliğinde yılın yorgunluğunu attık.


Öğleden sonraları gezmelerimize devam ettik tabi ki. Abu Dhabi'nin görülmesi gereken yerlerin başında gelen  Şeyh Zayed Cami  geliyor.



2007 yılında halka açılan Şeyh Zayed Camii, ziyaretçilerine yalnızca İslam kültürünü sergilemek için değil ayrıca diğer dinlerle karşılıklı etkileşimi desteklemek amacıyla inşa edilmiş.
Şeyh Zayed Camii'de kullanılan bir çok malzeme Türkiye, Yeni Zelanda, Almanya gibi Dünya'nın birçok farklı ülkesinden getirilmiş.


Şeyh Zayed bin Sultan Al Nahyan, Arap Çölleri'nde yaşayan Bedevi Kavimleri arasında barış görüşmelerini sağlayan kişi olarak biliniyor. 1966'da Abu Dabi kurucu başkanı olan Şeyh Zayed 1971 yılında Dubai Emirliği ile bir federasyon kurarak bugünkü Birleşik Arap Emirlikleri'ni kurdu. Şeyh Zayed, Abu Dabi'de bulunan petrol rezervlerinin gelirini gökdelen yapmak, altyapıyı geliştirmek ve 1996 yılında inşasına başlanılan Şeyh Zayed Camii gibi eserleri kazandırmak için harcadı. Şeyh Zayed'in cenazesi camiinin kuzey kısmında yer alan bu mozolenin altına gömülmüş.


Giriş kapısı ana ibadet yerine açılıyor. Ana ibadet yeri kadınlar ve erkekler için 2 ayrı alana ayrılmış. Cami  10.000 kişi kapasiteli. Ana ibadet yeri 96 kolonla desteklenmiş. Her bir kolon Makedonya mermeri ve değerli taşlarla kaplanmış.
Şeyh Zayed Camii'de bulunan 7 kandilden en büyüğü ana ibadet yerinin merkezinde bulunandır.Bu kandil hurma ağacı motifleriyle tasarlanmış. Kandil paslanmaz çelik ve pirinçten yapılmış ve 40 kilogram ağırlığında 24 ayar altınla kaplanmış.
Allah yazısı Şeyh Zayed Camii'nin kıbleye bakan duvarında yer alıyor. Bu duvarda Allah'ın 99 ismi Arapça kaligrafi ile yazılmış. 


                              Gezilecek yerlerin başında Emirates Palace geliyor. Çölün içinde harika bir bahçe ve turistler tarafından gezilen saray otel buradaki bir çok yapı gibi muhteşem.


                    Bu otelin hemen yanında Birleşik Arap Emirlikleri Başkanlık Sarayı ( UAE Presidential Palace ) bulunuyor. Hemen bu noktadaki bir diğer önemli yapı Etihad Kuleleri. Toplamda beş kardeş gökdelenden oluşan bu yapılar 2012 yılında tamamlanmış ve şehrin silüetini oluşturan en zarif parçalar.


Abu Dhabi 'ye gelip denenecekler listesinde Emirates Palaces içinde ki kafede  24 ayar altın tozu serpilmiş kahveden içmek geliyor. Bir fincan kahve 75 tl bu arada , içip içmemek size kalmış. Biraz  daha ucuz olan deve şekilli kahve 65 tl. Aynı zamanda altın soslu dondurma da turistlerin gözdesi.


                      Etihad Towers bir arada bulunan kuleler. Turistlik fotoğraf çekim yerlerinden biri. Özellikle binanın 74. katına çıkıp manzarayı çekmek isterseniz adam başı 95tl ödemeniz gerekiyor. Burada ki otel çok lüks.  Basra Körfezi'nin ve Korniş'in manzaralarını sunan bu modern otel, Abu Dabi'deki 5 kuleli simgesel kompleksin bir parçası. 


Böyle lüks yerlerden sonra biz yemek yemek için büyük marketleri seçtik. Özellikle Carrefoursa ve LuLu Süpermarkete gittik. Çünkü bu marketlerde yiyecek okadar çok çeşit buluyorsunuz ki başka yere gitmeye gerek yok. Dünya mutfakları bu marketlerdeydi. Bizimkiler genelde pizza yediler, mesela bu boy pizza 20 tl.


Üzerine birde yorgunluk kahvesi olmadan olmaz.


Şehri farklı noktalardan kuşbakışı görmek isterseniz otellerin en üst katında ki kafelere gitmelisiniz. Ya da Marina Mall da ki Marina Eye da ki kafede oturmalısınız. Gidip gezilen yerlerden biri de Yas island. Burada ki Ferrari World araba severlerin hizmetinde. 


Fazla tarihi ve kültürel yeri olmasa da kış zamanı farklı bir hava yaşamak isterseniz seçebileceğiniz şehirlerden biri Abu Dhabi..

5 Şubat 2018 Pazartesi

Abu Dhabi Seyahatimiz (1)


Sömestr tatilini sıcak bir yerde geçirelim deyip benimde en uzun uçuş  yapabileceğim yerlerden biri olan Abu Dhabi'ye gittik. Daha önce Dubai ve Doha'ya gittiğimizden görmediğimiz Abu Dhabi'yi seçtik. Normalde Dubai'ye gelenler günübirlik turlarla bu şehre geliyorlar. Ama bizim her zaman ki amacımız bir yere gidip her köşesini gezmek, o şehri yaşamak.
Pegasus ile neredeyse dört buçuk saat uçuş ile havaalanına geldik. Çıkışta bulunan A1 numaralı otobüs ile 45 dakika da şehre gidiyorsunuz. Otobüslerde sonradan da doldurulan kullanılan kartlar kullanılıyor. Neredeyse 4 liraya bir gidiş. Şehirde otelinizin olduğu caddeden geçip geçmediğini iyi bilmeniz gerekir. Bizim otel Al Wahda şehirlerarası otobüs terminaline yakındı ve bu otobüs buradan geçiyordu. Bulmamız kolay oldu. Seyahatimiz bir haftalıktı ve iki ayrı otelde kaldık. İlki bütçesi de uygun olan, her yere kolayca ulaşımı olan Centro Al Manhal di.


Otelden memnun kaldık, tam önünden kalkan otobüslerle her yere gidiyordunuz. Tam arkasında bulunan Al Wahda Mall oldukça büyük ve tüm ihtiyaçlarımızı buradan karşıladık. Yemek için restoranlarda yüksek bedel vermenize gerek yok. Özellikle büyük marketlerde her ülkenin mutfağı var ve buradan oldukça ucuza çeşit çeşit yemekler alabilirsiniz. 


                     Abu Dhabi arapça Ceylan Toprakları anlamına geliyormuş.Birleşik Arap Emirliklerinin başkenti ve Dubai'den sonra nüfusun en çok olduğu şehir. Deniz kenarı şehrin en hareketli olduğu yer ve Corniche denilen yer. Bizim otel buraya 5 km uzaklıkta olduğu için otobüsle gittik. Bilet 2 lira . Otobüste herkes bilet basıp geçiyor, biletsiz de binerim demeyin devamlı kontroller oluyor. 


Bizim otele de yakın olan Al Wahda Terminalinden diğer şehirlere özellikle Dubai'ye otobüsler kalkıyor her saat. 2 saat gibi bir yolculukla gidebilirsiniz. Ama gözünüzde büyümesin, biz şehir içinde otobüsle bir yerden bir yere gitmek için 1,5 saat geçirdiğimizi biliyorum.


Ziyaret ettiğimiz noktalardan ilki Abu Dhabi Louvre Müzesi oldu. Paris'te milyonlarca ziyaretçinin akın ettiği Louvre müzesinden de 300 eser kiralanmış. Louvre Abu Dhabi  projesi, 2007 yılında Fransa ile yapılan anlaşma sonucu başlatılmış. Çok güzel bir müzeydi, onu ayrıca başka bir yazıda anlatacağım.


                             Marina Mall yazan 32 numara otobüsler ile sahile gelip bu bölgede uzun uzun yürüdük. Çünkü Corniche oldukça uzun bir sahil şeridi. Marina Mall oldukça büyük alışveriş merkezi. Zaten şehir de bir çok avm bulunuyor. Yas Mall, Abu Dhabi Mall, Khaliyad Mall, The Galleria bunların başlıları. İçinde her markayı buluyorsunuz. Araplar dünyayı ayaklarına getirmiş.




                Biz gittiğimizde hava çok güzeldi. 24- 27 derece arasında değişti. Bu yüzden çok rahat gezdik , hiç bunalmadık. Sahilde oturduk, denize ayaklarımızı sokup deniz kabuğu topladık, sonra bir avm ye girip birşeyler içtik. Etraf fazla kalabalık olmadığından hiç sıkılmadık. 




                          Gezilecek yerlerden biri de Marina Mall dan sahile doğru inince Heritage Village.  Burada arapların eskiden günümüze yaşantısı, yöresel kıyafetler, silahlar, tarım örneklerini içeren küçük bir müze var. Yöresel eşyaların satıldığı minik dükkanlar, bir restoran ve bahçe var.


                               Gezilerimiz sırasında kahve molası da verdik. Bir fincan kapuçino 20-25 tl. Burada denenmesi gereken bir tatlı da Bun denen bademden yapılan küçük tatlı ekmekler. Pappa Roti kafelerde bulabilirsiniz. Hatta bir bayisi İstanbul Marmara Forumda varmış.


Heritage Village alt tarafı tam deniz kıyısı. İnsanların bol bol fotoğraf çektikleri noktalardan biri.



 1761, kentin kuruluş tarihi olarak kabul edilebilir.  Tatlı su kaynakları keşfedilmiş ve Bani Yas kabilesi insanlar etrafında koruyucu bir kale oluşturmuş. İlkbaharda giderek daha çok insan ilgisini çekmiş ve etrafında küçük bir köy oluşmuş.  Yıllar geçmiş ve 1958’de Ras Sadr  köy halkının yaşam biçiminde ciddi bir değişikliğe neden olmuş.



Emirliğin doğu kısmı tarihi bölge olarak kabul ediliyor.  Şehrin en ünlü turistik yerleri şunlar: Al-Ain Müzesi, Jebel Hafeet Dağı, Hale Parkı, büyük bir hayvanat bahçesi, Ayn Fayyad Parkı ve Ulusal Üniversite.


Düzenli ve temiz yolları ile hafif esintili havasıyla harika bir hafta geçirdik. İlk otelimizde 3 gece kaldıktan sonra başka bir bölge de olan ikinci otele geçtik. İlk üç gün boyunca hergün neredeyse 20 bin adım attık ve çokta yorulduk. Bundan sonra ki  günlerimiz bol denizli ve yine gezmeli oldu. Diğer dört gün yakında...


Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...