29 Eylül 2017 Cuma

Adım Adım Norveç; STAVANGER


                                  Oslo'da gece kalmayıp tren ile tüm geceyi trende geçirdiğimiz bir yolculukla Stavanger şehrine geçtik. Tren 3 kişi 350 NOK tuttu. Saat 22.30 da kalkan tren sabah 7  gibi Stavanger'e geldi. Tren oldukça rahattı, yolculuk başlangıcında her birimize battaniye, yastık, göz bandı verildi. Bizim vagonda şansımıza fazla insan olmadığından herkes bir yere geçerek yatarak yolculuk yaptık. 
Sabah tren garında inerek yürüyerek otelimize gittik. Stavanger B&B kaldığımız yer. Küçük bir oteldi ama bize verdikleri yerin altında ki odadan dolayı hiç memnun kalmadık.
Stavanger için iki gün ayırdık kendimize. İlk gün tüm şehri gezip ikinci gün Pulpit Rock yürüyüşü yapmaktı amacımız.


                            Şehir içinde gezinti  çok keyifliydi. Tüm gün yürüdük, parklarda oturduk, deniz kenarında gezdik.  Stavanger'i çok beğendim, tam benlikti fazla kozmopolit olmayışı, insan azlığı ve sakinliği ile çok hoşuma gitti. Stavanger Kuzey Denizinde tarihi bir liman. Norveç'in 4. büyük şehri.


                         19. yüzyıla kadar aslında küçük ve gelişmemiş bir kentmiş ama daha sonra balıkçılıkla ilerlemiş. Şimdi ise hem kültür kenti seçilmiş hem de birçok festival yapılıyor.Kuzey denizinde ki ilk petrol burada keşfedilmiş.Bu yüzden şehirde petrol müzesi bulunmakta.



Eski şehir bölgesinde 18. yüzyıldan kalma harika evler var. Buraya Gamle Stavanger deniyormuş.





Şehrin ortasında yapay bir göl bulunuyor. Merkezi olduğundan tüm yollar buraya çıkıyor.



Şehir merkezinden bir kaç kilometre uzaklıkta Üç kılıçlar ( Sver i Fjell )  görmeye değer yerlerden biri. Bulunduğu Hafrsfjord Körfezi’nde 872 yılında yaşana büyük savaşı hatırlatmak amacıyla, heykeltıraş Fritz Røed (1928-2002) tarafından tasarlanmış. Küçük bir tepe üzerinde sert bir kayaya saplanmış olan bu üç kılıcın her biri yaklaşık on metre yüksekliğinde, ancak bir tanesi diğer ikisine kıyasla daha büyük. Bu savaş zamanında Norveç’i bir bütün haline getiren Kral Harald Hårfagre’nin kılıcını temsil ediyor. O gün Norveç’i tek bayrak altında toplayan Kral, tarihçiler tarafından Norveç’in ilk kralı olarak kabul ediliyor. Diğer küçük kılıçlar ise aynı savaşta yenilen kralları temsil ediyormuş..


Şehirde birbirinden güzel graffitiler var tabi ki. Her sokağında farklı bir şey çıkıyor karşınıza. Graffiti sever olunca burası sizin için cennet gibi.


                       Stavanger de tam bir gün boyunca buraları gezdik. Ertesi gün Pulpit Rock yolculuğu yaptık. Onu da bir daha ki yazıda anlatacağım.


















22 Eylül 2017 Cuma

Adım Adım Norveç ; OSLO



İskandinav ülkelerinin en eski tarihli kenti olan Oslo Norveç seyahatimizin ilk noktasıydı. Harika bir ülkenin başkenti bence birçok benzeri olan şehirlerden biri. Yine de bu kenti görmek istedik. Pegasus ile havaalanına gelip pasaporttan bir saat süren bekleme sonucu trene binip 20 dakika da şehre geldik. Hemen bir otele gitmedik. Gece 22.30 da trenle Stavanger'e geçeceğimiz için bavullarımızı tren garında bulunan emanet kasalara bıraktık. Sonra da şehri gezmeye çıktık. 
Oslo hakkında blogları okurken para birimi olan Norveç kronun türk lirasına çevirirken üçte biri diye yazdıklarını gördüm. Ama biz gittiğimizde bu oran yarıyarıya inmişti. Yani Norveç bize iyice pahalı olmuştu. 
Her Norveç'e gelen gibi bavulumuzu konserveler ile doldurduk. Ekmek bile 15 tl. Allahtan suya hiç para vermedik, çeşme suyu içiliyor ve harika.


Yaklaşık 600.000 nüfuslu Oslo bugün Norveç’in finans, politika ve kültür başkenti. Şehrin kuruluşu 900’lü yıllara denk geliyor. 14. yüzyılda şehir coğrafi avantajıyla bir ticaret merkezine dönüşmüş. 1624 yılında Danimarka Kralı IV. Christian şehrin ismini Christiania’ya çevirmiş. Şehirdeki ticaret sayesinde 19. yüzyılın ortalarından itibaren şehrin nüfusu 300.000’lere ulaşmış. 1905 yılında İsveç’ten ayrılan şehir, 1925 yılında yeniden Oslo ismini kazanmış. Os kelimesi sıradağlar ya da eski kuzey tanrısı anlamına geliyor.



Oslo, geçmişi Vikingler zamanına uzanan Avrupa’nın en eski başkentlerinden biri. Şu andaki Opera Binasının bulunduğu yer Vikinglerin şehre ilk çıktığı yer. Şehir gerçekten temiz, düzenli ve sakin.



Şehrin en hareketli caddesi Karl Johans Gate. Karl Johans Gate’in başlangıç noktası bugün Kraliyet Ailesi’nin yaşadığı saray. 
Muhteşem mimarisiyle görülmeye değer Opera Binasının olduğu tarafa geçmeli ve fiyordlara o taraftan bakmalısınız. Opera Binası camdan ve mermerden yapılmış ve farklı mimarisiyle şehrin sanata verdiği değerin bir kanıtı. 


Aker Brygge tarafında sahil boyunca dizilmiş güzel balık restoranlarını ve cafeler bulunmakta. Aker Brygge tarafından karşı kıyının manzarası görülmeye değer. Hem gece hem gündüz burayı gelip gezmenizi tavsiye ederim. Sabah erken saatte buraya gelirseniz sabah tutulmuş balıkların satışını görebilirsiniz.


Şehirdeki en ilginç yerlerden biri ise Vigeland Parkı. Burayı kesinlikle görmelisiniz. Adeta bir açık hava müzesi olan bu parktaki heykeller görülmeye değer. Vigeland Park’ta ayrıca bir müze var. Burayı da gezebilirsiniz.Doğa ile sanatın içiçe olduğu bu park Gustav Vigeland’ın elinden çıkan ve insan yaşamını bebeklikten itibaren resmeden 200’den fazla heykelle süslenmiş. Her bir evreyi o kadar güzel canlandırmış ki bronz heykellerden etkilenmemek mümkün değil. Heykellerden en ünlüsü Sinnataggen isimli küçük sinirli erkek çocuğu. Oslo’da mutlaka görmeniz gereken bir park.


              Oslo 3 gün içinde rahatlıkla gezilebilecek bir şehir. Şehri büyük çoğunlukla yürüyerek keşfedebilirsiniz. Ancak Munch Müzesi, Vigeland Parkı, Holmenkollen için toplu taşım araçlarını kullanmanız gerekiyor ki otobüs, metro, tramvay imkanlarıyla şehir ulaşımı çok rahat. Eğer Oslo Pass alırsanız toplu taşım ücretsiz eğer 24 saatlik bilet alırsanız da kişi başı 80 Kron ödemeniz gerekecek.


Şehirde birbirinden güzel graffitiler var. Özellikle Grünerlokka bölgesinde çok sayıda vintage mağaza, orjinal ürünler satan butikler ve çok şık cafe ve restoranlar var.


Grünerlokka bölgesinde mutlaka görmenizi tavsiye ettiğim sokaklar: Thorvald, Meyers Gate ve Markveien. Bu sokaklarda yürümek çok keyifli.


Oslo'ya tüm gezimiz bitince tekrar dönüp bu  sefer bir otelde kalarak ve daha çok gezerek veda etmiştik. Oslo gardan saat 22.30 da hareket eden trene binerek neredeyse 9 saat yoculuk yapıp ikinci şehir Stavanger 'e gittik. Böylece gece hem otel masrafından kurtulduk hem de bu uzak şehre gitmek için gece yolculuğunu seçmiş olduk. 

  


Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...