5 Şubat 2017 Pazar

Malatya'da Yapılması Gerekenler

Kurtalan Ekspresinin gece 3 buçuk sıralarında durduğu istasyon Malatya'da inerek konaklayacağımız Demiryolu Misafirhanesine hemen geçerek  bu şehirde ki tatilimize başlamış olduk. Tam kışın ortasında gidince normal olarak hava çok soğuktu. Misafirhane öğretmenevleri gibi. Beklenti yüksek olmamalı. Kaloriferler yanmazda geceleri donarız diye korkuyordum ama öyle sıcak oldu ki camları zaman zaman açtık. 
Ertesi gün hemen şehir turuna çıktık. Malatya da iki gün kalacaktık ve dolu dolu geçirmek istedik. İstasyondan yürüyerek merkeze gidiliyor zaten. Yürüyüş yolları geniş geniş. Oldukça ferah bir şehir.  Hrant Dink, İsmet İnönü, Mehmet Ali Ağca bu şehir de doğmuş.
Malatya merkez de ilk olarak Yeni Cami gezdik. 


                          1912’de kesme taştan yaptırılmış, büyük bir kubbesi ve güney duvarının her iki yanında iki  şerefe  ve iki minaresi bulunuyor. Malatya merkezinde bulunan bir diğer cami de, Çarşı Cami. 17. yüzyılın sonlarında yapılmış olup, kiliseden camiye dönüştürülmüş. 


Şehrin gezilecek noktalarından biri de kanal boyu. Etrafta gençlerin çok takıldıkları kafeler, pastaneler ve restoranlar var. Kanal şehre canlılık vermiş, insanlar ileriye doğru yürüyerek şelale park denen yere doğru gidiyorlardı. Gençleri daha çok bu bölgede gördük çünkü çarşı içinde daha çok esnaf ve etrafta gezen yaşlı amcalar vardı. 


 Malatya da yapılacaklardan biri de eski Malatya yani Battalgazi denen yere gitmek. Buraya giden otobüslerle onbeş dakika da gidiyorsunuz. Daha bir otantik, eski evler ve camiler olan bir yer. Burada bulunan eski Malatya evini gezdik. Etnografya müzesi gibiydi, ben çok beğendim. Burada ayrıca harika mavi çinileri olan Ulu Cami mutlaka görülmeli.  Selçuklu hükümdarı A. Keykavus tarafından 1219 yılında yapılmış.


Şehir içinde Hollanda yeldeğirmenlerini  hatırlatan parkta gezilip Kanal boyunda yürüyüş yapılabilir. Sonra da  kafelerden birinde oturabilirsiniz.


Dernek mahallesinde ki Beşkonaklar gezilecekler listesinde. Eski Malatya’yı yansıtan bu yapı 1900’lü yılların başlarında inşa edilmiş ve bu sokak boyunca toplam 12 konak bulunuyor. Beşkonaklar ile birlikte Niyazi Mısri Mahallesi’nde bulunan ve 110 yıllık bir konak olan Karakaş Konağı da restore edilerek ziyarete açılmış.


Çavuşoğlu mahallesinde bulunan Taşhoron Kilisesi görmek isterseniz tadilatta olduğunu söyleyeyim. Doğu Anadolu bölgesinde ki tek kubbeli kiliselerden biri olması nedeniyle önemli.


Mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de Arslantepe höyüğü. Arslantepe Höyüğü, Malatya’nın 7 kilometre kuzeydoğusunda, Fırat Irmağının yani Karakaya Baraj Gölünün batı kıyısında, Türkiye’nin en büyük höyüklerden biri. MÖ. 5000 yıllarından MS. 11.yüzyıla kadar yerleşimin olduğu höyük, bir dönem Roma köyü olarak kullanılmış ve daha sonra Bizans Nekropolü, yani mezarlığı olarak yerleşimini tamamlamış.
Burada Kral Tarhunza görmeden dönülmemeli.


Şehir içi Bakırcılar çarşısı renkleri, sesleri, esnafı ile apayrı bir dünya. Bunca şey niçin yapılıyor, kimler kullanıyor diye düşünmeden edemiyorsunuz..


Tabi ki Malatya'ya gelince kuru kayısı almadan dönülmez. Kayısı satan o kadar çok yer var ki. Seçmek size kalmış. Halk kayısıya '' mişmiş'' diyormuş. Kayısıdan bir çok tatlı da yapılmış. Kayısı çekirdeği de ayrıca değerli bir yemiş.


Kapalı çarşı içinde birçok pideci dükkanına rastladık. Hemen yoğrup sıcak sıcak satış yapıyorlardı. Özellikle tırnak pidesi denen biraz yağlı pidelere bayıldık. Her geçişte bir tane alıp yedik.


Kimi zaman çarşı içinde ki kahvelerde aldığımız halka tatlıları ya da pidelerle oturup yaşlı amcaların meraklı bakışları altında çayımızı içtik. Herkes bayan olarak orada oturmamı garip karşıladı sanki. İçeriye davet edenler çok oldu ama biz hava buz gibi olsa da sıcak çaylarımızı küçük taburelerde içmeyi tercih ettik.


Yemek nerede yenir derseniz biz iki gün boyunca çok lezzetli kebaplar, köfteler yedik. Bakırcılar çarşısında ki Güngör Kebapçısında kebap mutlaka yenilmeli . Etin lezzeti , zırhla çekilişi, yanında verilen ayranıyla harika bir yemekti.


Şehir içi oturup güzel tatlılar yiyeceğimiz bir kafeye rastlamadık. Kanal boyunda Osmanlı Tulumbacısında biraz soluklanmak iyi fikir olabilir..


Yemek için önerebileceğim ikinci yer Hacı Baba Et Lokantası. Burada insan ne yiyeceğini şaşırıyor. Aslında kuzu kaburga dolması yiyecektik ama bitmiş. Biz de ortaya karışık istedik böylece herşeyin tadına bakmış olduk.


Eğer  güzel bir döner yemek isterseniz de adres Cici Kebap. Çarşı içinde , üç katı da tıka basa insan dolu olan bu dönerci de dönerler ikindiye doğru bitiyor, bilginize..


Malatya da yapılacaklar bu kadar  değil ama biz şehir de aheste aheste gezdiğimiz için iki gün içinde bunları gördük, gezdik. Yaz olsaydı görmek istediğimiz yerler vardı özellikle yakın çevre de . Ama hem zaman azlığından hem de kış mevsiminin olumsuzluklarından bunları yapamadık. Buradan Sivas'a geçtik. O yazı da yakında..










7 yorum:

  1. Bayılıyorum sana Pelin Pembesi, geziyorsun, okuyorsun, yazıyorsun, dolu dopdolu yaşıyorsun.....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim. Hayatın acımasızlığına karşı
      çabalarım bunlar aslında. Balık burcuyum belki ondan
      aslında çok karamsarım ve uçlardayım.seyahat kaçış noktam bir de
      en mutlu olduğum anlar..

      Sil
    2. Ben de yengeç burcuyum, su grubu burçlar daha duygusal olur diyorlar. Karamsarlığı yenmek için çok uğraşıyorum çooook.....

      Sil
  2. Otuz sene önceme götürdün sevgili Pelin...Otuz senedir çok görmek istediğim halde hiç yolum düşemedi...Arşivimden aradım buldum, bu kanalda kız kardeşim ile otuz sene evvel kayıklar kaydırmıştık...http://ayseninkozasi.blogspot.com.tr/2013/01/ne-bicim-abla.html

    YanıtlaSil
  3. merhaba; harika bir yazı olmuş; gezen gören ve bunu paylaşan insanlara hayranız; istasyon misafirhanesi herkese açık mıdır acaba?

    YanıtlaSil

Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...