17 Ocak 2016 Pazar

Vazgeçilmezim ; KİTAPLAR

                        ''Kitaba  karşı  hemen  hemen  karşı  konulmaz bir  tutkum  var ;   hiç  durmadan  okumak,  öğrenmek,  kendi  kendimi  yetiştirmek  peynir ekmek  kadar  kesin  bir  gereksinme benim için .''  
                         Van Gogh   düşüncelerime  ayna olmuş  bu  sözleriyle. Bana  nasıl  okuyorsun bunca kitabı,  nasıl  zaman  buluyorsun  diyenlere  bunu  anlatamamın  sıkıntısıyla  bakar,  okuyorum  işte diyerek  kısa  keserim . Kitap  tutkusu  başka birşey,  ona  zaman ayrılmaz, hayatın  parçasıdır, hobi değildir.  Doğal bir gereksinimdir.  Şu  yaşıma kadar  edindiğim  tecrübeye  göre de bu  tutku  doğuştan.  Tamam  çeşitli  çalışmalarla  kitap okur  yapıyoruz  çocukları,  hayatlarında hiç  kitap  okumamış kimse  fazla yoktur ama  tutkulu olmak  doğuştan.   Buna sahip olanlar  '' nasıl  okuyabiliyorsun ''   diye  sormaz  zaten.      Daha  önce  ''  Çöpte Dostoyevski  Buldum ''   yazımda  anlatmıştım  Oktay'ın   serüvenini.  Koşullar  nasıl  amansızdı  ama  kitap  tutkusu  onu  hayatının  bir yerinde  yakalamıştı. Bence  içinde  olan bu  tutkuyu   bilmese de  bir  yerlerde  onu  bekliyordu. Çok  çok  etkilendiğim  bir belgeseldir ..
                          Paris‘te   Walter Benjamin‘in evine röportaj yapmaya   giden bir muhabir, Benjamin’in çalışma odasında yeni alınmış koli halinde birçok kitap görür ve biraz alaycı bir şekilde  “Tüm bu kitapları okuyabilecek vaktiniz olduğuna inanıyor musunuz?” diye sorar.
Benjamin de muhabire şöyle cevap verir “Kitaplar yalnız okunmak için değil, aynı zamanda birlikte yaşamak içindir de.”
Belki ben de onun gibi düşündüğümden edindiğim kitapları okumak isteyenlere  verir, sonra da peşine düşerim. Geri aldıktan sonra da kitaplığıma koyar, onlarla yaşamaktan büyük haz alırım. Karşısına geçip oturmak, hangi kitabı hangi rafa koysam diye düşünmek, yeni gelecek olanların hayalini kurmak, düzenli olmalarını sağlamak  zevk aldığım mutluluklardan.. Bu fotoğraftaki kütüphane de benim. Evimde ki en sevdiğim köşelerden biri..


                 Adnan Binyazar’ın “Kitaplar, kalemler aldım, hiçbirine doyamadım ” cümlesini okumuştum bir yerlerde.  Ne kadar doğrudur bu  tutku. Kitapseverler hiçbir  zaman  doymaz aldıkları kitapların, defterlerin çok  oluşuna. Evlerinde  sıra sıra  duran kitaplar,  renk  renk  kalemler  mutluluk sebebidir  onlar için. Niçin okumalıyız sorusuna her aydın, yazar ya da sanatçı farklı  cevaplar  vermiştir. Ama  ortak payda öğrenme  tutkusudur.
                 “Kimileri kitap okumayı sadece bir kaçış olarak görür: ‘Gerçek’ dünyadan hayali bir dünyaya, kitapların dünyasına bir kaçış. Oysa kitaplar çok daha fazlasıdır. Onlar, tamamıyla insan olmamızın bir yoludur.”  
1996 yılında yazdığı “Boges’e Mektup” başlıklı kısa metninde böyle demiş Susan Sontag. İnsan olmanın  şartı olarak  gösterir okumayı.
                  Geçenlerde  Prof. Dr. Süheyl  Ünver 'in bir  röportajına  denk  geldim:
                 '' O kadar çok kitap var ki,bunların hepsini okumak için insanın en az bin yıl yaşaması gerekir.Halbuki ömrümüz  akşam namazının vakti gibi çabuk geçiyor.Sağımı solumu toplayayım derken bir de bakıyorsunuz, eş dost mezarlıkta toplanmışız.Durum böyle olunca kitap seçiminde titiz davranma zârureti ortaya çıkıyor.Dolayısıyla kültür,hangi konunun,hangi kitapta olduğunu bilmektir.Bu da ancak kitap karıştırmakla mümkün olur,’’   diyordu.
 Kitapseverlerin  en büyük  korkusudur  daha  okunmamış binlerce  kitabın  bulunması  ve  bunlardan  mahrum  kalmak..
Okumak, kitaplar, yeni dünyalar, hayatlar, insanlar ..Bizi zenginleştiren , hayatımıza anlam katan, bizi insan yapan araçlar hayatımızdan hiç eksik olmasın..





11 yorum:

  1. Kitap okuyan bin kez yaşar okumayan ise bir kez yaşar hayatı.Ne güzel huzurlu bir köşe okumalarınızın devamı dileği ile. Sevgilerle

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel yazmışsınız.Kitap okumak tutku.Yaşamın anlamıdır.

    YanıtlaSil
  3. Ne olacak sonumuz bilemiyorum Buket:) Esasında nesnelere bu kadar bağlanmamak lazım... Lakin sahiden kitaplar benim de "vazgeçilmezim".

    Hasan Ali Toptaş der ki, zamanı ne kadar hesaplı kullanırsak kullanalım, bir çok kitap asla okunmayacak. İşin kötüsü okumamız gerektiği halde okuyamadığımız bazı kitapların adlarını ve yazarlarını bile asla öğrenemeyeceğiz. Kör noktada kalacaklar ve biz bunları art arda yayımlanan binlerce kitap arasında göremeyeceğiz.

    O halde ben de yazar gibi şöyle bir dilekte bulunmalıyım: ""Ey hayat, bana kör noktamı aydınlatacak bol ışıklı dostlar ver!"

    Bol ışıklı dostlarımdan biri sensin:) Tanrım, teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. nE GÜZEL ŞEYLER DEMİŞSİN HAYALKAHVEM. Keşke daha çok görüşsek, ama
      hayat hızlıca akıyor. Hasan ALİ'NİN karamsarlığını tüm kalbimle
      anladım.Hep daha fazlasını okumalıyım, daha fazla yazarla tanışmalıyım
      diyorum. Nereye kadar tabi ki bu. Işıklı dostlarda o kadar az ki. Benim için
      sen de böylesin. şÜKÜRLER olsun az da olsa var..

      Sil
  4. odamda böyle büyük bir kütüphane var. kitapların çoğunu okumuşum bazılarını ise almışım sıraya koymuşum ama şu sıralar okumaya vvaktim sabrım yok... ama bu vazgeçilmezin hep böyle vazgeçilmez olsun... kitapsız hayat kalmasın..

    sevgiler ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kütüphanesi olan arkadaşlarım öyle az ki. keşke yakınımda olsaydın ben de
      gelseydim oraya. kitapsız ev düşünemiyorum..

      Sil
  5. Kitap tutkusu en iyi bu şekilde anlatılırdı sanırım ;) 2 çocuklu çalışan bir anneyim arkadaslarım hangi ara vakit ayırıyorsun okumaya der ve ben güler geçerim çünkü gercekten bu bir hobi değil yaşam biçimi. Çocuklarıma da oyuncktan çok kitap alıyorum ve tüm kitapları özellikle kitaplığımızın önünde okuyoruz çünkü daha güzel bir manzara olamaz ;) sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hele çocuk olunca kitap okuyor olmana ayrı şaşırıyor insan. Ne kadar
      güzel bir tablo, çocuklar ve kitap okuyan ebeveyn..

      Sil
  6. Eşyanın tesellisi diyor Orhan Pamuk, ben de bu kadar çok kitap almamın ve okumaya aşırı düşkünlüğümün açıklamasını buldum bu ifadede, iyi ki kitaplar var, yoksa hayat ne kadar sıkıcı olurdu.
    Güzel yazınızı okuyunca yazmak istedim ben de buraya.
    Sevgiler..

    YanıtlaSil

Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...