21 Eylül 2015 Pazartesi

Bu Yaz Ben


Tertemiz, sıcak ve huzurlu  bir  eylül  yaşıyoruz. Ülke gündeminden ayrı  tutuyorum  kendimi. Kendi  dünyamda Allaha şükür huzurum var. Okullar açıldı   hatta  tekrar tatil oldu bile. Yeni bir okulda başlangıç  yaptım  bu yıl, yakında  buna dair de yazılarım olacak. Evimde bahçeyle daha çok ilgilenmek istediğim halde yapamadığım için kendime kızıyorum. Şunun  şurasında ne kaldı eve kapandığımız günlere. Çok sıcak olduğundan  fazla  bahçe keyfini  yaşayamadık.  Ama  görüntüsü,  varlığı bile  yetiyor insana. Bahçe işi  kolay değil. Sulama, otları temizleme, etrafı süpürme falan baya bir işi var. 


                      Taş boyama  yapamadım hiç  bu yıl. Arkadaşım bu taşı boyadı ve  kaktüslerin yanına koyduk.  Koskoca yaz geldi geçti.  Gerçi fazla  evde de değildim ama..Allahtan  bu kaktüslerin  fazla bir bakıma ihtiyacı yok. Sıcakta öyle durdular tüm yaz..


                       Bu  sene  bol bol  kek , kurabiye  yapma hayalim vardı. O da  gerçekleşmedi. Meğer tüm enerjimiz çalışırken ve yaz dışında daha çokmuş. Bazen  bir şeyler yaptım.  Mesela küçük domateslerle mini pizza yaptım ve çok  güzel oldu.Yanına da ev  yapımı  vişne suyu. 


Bu yıl aldığım  bisikletimle bile doya doya gezemedim. Tembellikten  tabi. Fırsat  buldukça kasabamızın plajına gidip biraz kitap okudum, biraz kafa dinledim. Tabi insanlar orayı  terkedince. Yoksa gündüz iğne atsan yere düşmüyordu. 



Onu  yapamadım şunu  yapamadım  diyorum  ama  dolu  kitap  okudum  bu yaz.  Kitaplarım  bitti, yakında  yeni  siparişler verilir , kargo eve ulaşır,  var mı  bundan güzeli.. Dün yeni  bir seyahatten geldim. Bu yaz  baya bir  seyahat yaptım. Okulların tekrar tatil  olduğunu duyunca bir anda  arkadaşımla  karar  verip  Dikili'ye  gittik. İyi ki de  yapmışız. Öyle güzel , huzur dolu bir hafta geçirdik ki.  Fotoğrafları  düzenleyeyim ayrıntılı  yazacağım. Ama  her şey üst üste geliyor şu sıralar. Şu tatil  bitse  havalar da  bir serinlese  evde  oturup  daha çok  yazacağım. 
Beni  bu güzel  havalar  mahvetti :)

13 Eylül 2015 Pazar

Şizofren Kediler

                                      İngiliz ressam Louis Wain  1860-1930 yılları arasında yaşamış  ve  birbirinden  güzel  kediler  resmetmiştir. En sevdiği varlığı, yani eşi meme kansere yakalanınca onu güldürmek için komik kedi resimleri yapmaya başlar. Kadın cidden gülümser çizdiği bu garip tablolara. Onlara insana özgü duruş ve ifadeler çizer. Kediler artık o ve karısı için neşe kaynağı olmuştur. Kadının hastalığı boyunca tek destekçisi kocası ve evde beslediği kedilerdir.Fakat ölüm çok gecikmeden alır kadını.   Bir süre o çizip eğlendiği karısının kedileriyle baş başa kalır. Üstelik 1. dünya savaşı patlak vermiştir. Yoksulluk ve karısının yoksunluğu ile kabuğuna çekilen Louis Wain aylarca tek başına kalır ve korkunç bir süreç başlar onun için.
                     
                             

                      Karısının ölümüyle ağır bir depresyon geçiren Wain psikoz dönemden bir türlü çıkamaz ve hastalığı şizofreniye  dönüşür.  57 yaşından sonra gelen bu hastalıkla yaratıcı bir döneme girer. Victoria dönemi İngiltere'sinde Wain çizimlerine olan ilgide çılgınca popüler bir artış olur. Bunun sebebi çizmiş olduğu muhteşem kartpostallar dır. Tuhaf davranışlarından dolayı yoksulların barındırıldığı bir akıl hastanesine yatırılır Wain. Başbakan Ramsey MacDonald Wain'in şartlarını daha da güzelleştirecek bir fon açarak ona sanat hayatı ve geçimi için destek olur. Ve çalışmalarının mükemmel ötesi çizgileri bundan sonra başlar.

                      

                       İlk dönem sanatının neşeli ve insanvari özellikler taşıyan kedi tabloları, şizofreni ertesi sanatına fantastik kedi portreleri olarak yansımış ve rengarenk kaleydoskopik/fraktal desenli kediler resmetmeye başlamış.
Sanat hayatının sonun da ise kediler adeta tablolarda silik bir sırra dönüşür. Daha çok hindu tanrılarını andıran ve çok figürlü çizimler arasında belirli belirsiz seçilirler.

                         

                                             Yine de  ne  kadar  tatlılar değil mi :)








5 Eylül 2015 Cumartesi

Marmaris Tatili

                         Bu sene  son yaz tatilimizi Marmaris'te  yaptık. Daha önce de  çok Marmaris'e  ve koylarına gitmişliğimiz vardı zaten ama bu tatili sırf  kızım için ayarladık. Herşey dahil  otel tatillerini  bırakalı yıllar oluyor. Ama çocuğu olanlar bilir bol kaydıraklı, otelden çıkmadan , tüm gün ye , iç yat tatillerini nedense  çocuklar seviyor. Bu sene biz de bir yerden bir yere koşturmadan bol bol dinlenerek bir tatil  yapalım dedik. 
                        Seçtiğimiz  otel  Marmaris  merkeze 3 km idi. Bunun dezavantajı etrafında bol bol eğlence merkezlerin, otellerin  ve gürültünün olmasıydı. Aynı zamanda şehir merkezlerinde  deniz bitmiş. Tertemiz Marmaris  sularını burada görmek imkansız. Bu yüzden pişman olduğum bir seçim oldu. Ama otel kendi çapında iyiydi. Rahat ettiğimiz, animasyon gürültüsünün olmadığı , sakin bir oteldi.


                         Otelden görünüş böyle.  Bir de devamlı altına gidip  tüm  günü geçirdiğim bir ağaç vardı.  Çok güzel, kocaman bir ağaç..



                         Otel önü  denizde umduğumu bulamayınca tekne turuna çıktık . Marmaris koyları zaten birbirinden  güzel. Bir de tekneler de istemediğimiz müziklere tümgün maruz kalmasak. Bangır bangır tam bir işkence..






Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...