26 Temmuz 2015 Pazar

Cafe Tur ile Budva Tatili

                                    Yaz tatili  mekanı  ararken  Budva ve  sahillerine  denk geldik. Uçak bileti, otel, yol parası diye  araştırma  yaparken de  Cafe turun  buraya  yaptıkları  turu  inceleyelim dedik.  Çünkü aktarma, yol, otel imkanı  derken  bir çok avantajını  yakalayıp  turla  gitmeye  karar  verdik. Normalde  turlarla  yapılan  gezileri  sevmiyoruz ama  bu gezi de  bir çok avantajı da  yakaladık. İlk olarak THY ile  yaklaşık olarak  1,5  saatlik  yolculuk  yapıp  Karadağ'ın  başkenti  Podgorica 'ya  ulaştık.   Buradan  Budva'ya  ulaşım  genelde  taksilerle. Kapıda  birçok  taksi  gördük  ama  şehirle  bağlantılı otobüs fazla yok sanırım.  Biz turla  sorunsuz  olarak  Budva'ya  doğru  yola  çıktık. 1,5 saatte  burası  sürüyor.
                                  Turlarla   yapılan  seyahatte  en büyük sorun  otellerin  merkezde  olmaması.  Biz  oteli de  tur almadan  inceleyip  karar  vermiştik.  3  ve  4  yıldızlı  olanı  vardı. Dışarı da  çok  zaman  geçireceğimizden 3 yıldızlı  olanda  karar  kaldık. Bu  yazımda  biraz  otelden  bahsetmek istiyorum.   Otelimiz  slovenska plaza  Biz  oldukça  memnun  kaldık. Bir takım  aksaklıklar olmuyor değil  ama  genelde  rahat  ettiğimiz  bir  oteldi.
                                 Otele  gittiğimizde herşey dahil konseptli  olduğunu da  öğrendik. Gerçi  biz  fazla otelde  olmayacaktık  ama  sabah  ve  akşam  yemeklerini  kullandık. Avrupa da  genelde oteller  oda  kahvaltı. Otelin  4 yıldızlısı da  aynı  bünye de. Bizim  yemekler  ve  tesis  oldukça iyiydi. Genelde  tatil  köyü  havasındaydı.  Kendine ait havuzu  var.  Zaten  Budva'nın  en büyük plajlarından  biri  hemen önünde.  Ama  bu  otele  ait olmadığından  şezlong için  ayrı  para  ödüyorsunuz.  Biz burası  çok  kalabalık  olduğundan  hiç  kullanmadık.
                                Otelin  avantajı  hem  merkezi  bir yerde olması  hem de otobüs  istasyonuna da  çok  yakın olmasıydı. Çünkü  bir çok  yere  otobüsle gittik geldik. Şimdi  otelden birkaç foto. Daha sonra ki postlarda  Budva'ya yakından bakacağız.










18 Temmuz 2015 Cumartesi

Görme konuşmadan önce gelir *





Bugün canım insan yüzü görmek istemiyor; geniş, uçsuz bucaksız bir şeye ve sana bakmak istiyorum!
-Sabahattin Ali-
                                          Children at a puppet Theatre watching St. George and the Dragon story; photo by Alfred Eisenstaedt, Tuileries, Paris, 1963


                                                          *  John Berger

12 Temmuz 2015 Pazar

Zaro Ağa

                            Zaro  Ağa'yı  duydunuz mu hiç ?  Ben  Sunay Akın'ın   Ay  Hırsızı  kitabından  öğrendim .  157 yıllık  bir  ömrü  olmuş  Zaro Ağanın.  Eyüp Sultan mezarlığıyla Piyer Loti Kahvesi arasındaki bir mezar taşında şöyle yazmaktadır: "Az yaşa, çok yaşa, âkıbet bir gün gelir başa" Bu söz  Zaro Ağa'ya ait. 157 sene yaşamış Zaro ağayı çok kişi bilmeyebilir. Bitlis'e bağlı Mutki ilçesi Meydan Köyü'nde 1777’de hayata gözlerini açmış. Yaşamı boyunca I. Abdülhamid ile başlayan Vahdettin ile biten 10 padişah görmüş. Boğazdaki Ortaköy ve Nusretiye Camileri, Selimiye Kışlası ve Dolmabahçe Sarayı inşaatında onun amele olarak emeği var.  Kabakçı İsyanı, 93 Harbi, Tanzimat, Meşrutiyet, İstiklal savaşı ve Cumhuriyet'in ilanını görmüş. 
             20 kez evlenmiş ama çocuk ve torunlarının sayısını bilmiyor. İstanbul'da hamallık da yapmış yıllarca ve Hamallar Teşkilatı'nı kurmuş. Ama ilginç olan Amerikaya  gidecek  kadar ünlü olması. Dünyanın en yaşlı adamı Amerikaya davet edilir. İki Amerikalı , Zaro Ağa'yı  daha zengin bir hayat vadi ile gizlice Amerika'ya götürür.. Amerikalılar ona özel bir kostüm giydirip, sirklerde "dünyanın en yaşlı insanı" diye gezdirirler. Ellerine boks eldiveni takıp "150 yaşında ama gençlere meydan okuyor" diye teşhir ettiler. Fotoğraf çektirmek 10 dolar, öpmek 15 dolardı. 150 yaşındaki Ağa'yı, eyalet eyalet dolaştırıp, sonunda beş parasız Tophane'deki tahtadan küçük evine bitkin bir halde bıraktılar. Bu seyahatten sonra zaten 157  yaşında  vefat etmiş.

                               

4 Temmuz 2015 Cumartesi

Haftasonu Kaçamağı

                     Geçen  haftasonu  Yalova'nın  Termal  ilçesinde  bulunan  Limak Butik otele  gittik.  Yıllar önce bir  kış  günü  gitmiş  spa keyfi  yapıp  çok  memnun  kalmıştık. Ramazan araya  gireceğinden  tatilimizin ilk  günlerinde  buraya  haftasonu gidip dinlenelim dedik. Çam  ağaçlarının  ortasında  küçük ama keyifli  bir  otel. Termale  yıllardır  gitmemiştik. Uzun aradan  sonra  gidince gözlerimize inanamadım. Her yer  inşaat,  bina, termal otel,  dükkan ve insan.  Özellikle  araplar  her yeri sarmış. 
                 Ama  otelden  girince  bunları  arkada  bırakıyorsunuz. Güzel  bir  dinlenme yaptık  ama  rahatsız olduğumuz  konular da  oldu. Otelde haftasonu  olduğundan  akşamları düğünler ya da  davetlere  denk  gelebilirsiniz. İkindiden sonra havuz  başında kafa  dinlerken  çalışanlar vızır vızır  tepenizden  geçerek  akşama hazırlık  yapıyorlar. Gün boyunca az  elemandan  dolayı da insanlar söylenip  durdu  haklı  olarak.  Çok ta  kalabalık  değildi otel halbuki. Akşam  yemeklerinde her içeceğin ücretli olması ayrı bir  gariplikti.
                 Neyse, ne  yazık ki  her  alanda hep eksik  birşeyler  var  şu ülkemizde. Ya  görmezden geleceksin  ya da  sinir hastası olacaksın. Biz  tatili  dört gözle bekleyen çalışanlar olarak yüzde yüz mutlulukla  gittiğimizden  gözlerimizi  kapadık :)
                Gelelim  fotoğraflara.  Bir  mekanı , yeri güzel  gösteren bizim  bakış açımız olmasa ne olacak buraların hali :)

                         

                Yalova aynı zamanda bilindiği üzere termalleri ve kaplıcalarıyla meşhur. Eski ismi “Pythia” olan Yalova Termal Kaplıcaları'nın M.Ö. 2000’de bir yer sarsıntısı sonucu termal suların yeryüzüne çıkması ile meydana geldiği sanılmaktadır ve günümüze kadar 5 farklı uygarlık dönemini eski Yunan, Roma, Bizans, Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu yaşamış.
                  Atamızın talimatıyla restore edilerek O’nun son zamanlarında tedavisi için kaldığı ve diğer ülkelerin devlet adamlarını ağırladığı otel. Daha sonra el değiştirerek yenileniyor ve Limak Termal Butik Otel adını alıyor.


                         

                      Her oda için hattatlar ve kalemkarlar çalışmış. Otelde toplam 48 oda bulunuyor. Oda numaraları Atatürk’ün doğum tarihi olan 1881’le başlayıp 1938’e kadar devam ediyor. 1938 numaralı odanın üzerinde sonsuzluk işareti ‘∞’ yazan kapı ise Atatürk’ün ölümsüzlüğünü simgeliyor.

                         



Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...