8 Mart 2015 Pazar

Pazar Yazısı

                   Rene Magritte 'yi   tanırmısınız ?   Resimlerine bakıp düşüncelere dalmayı severim. Bu kadar  yalınlıkla  derinlere  gitmeyi, basitliğin arkasında  yatanları düşünürüm.  Özellikle yüzü  kapalı insanları ben de büyük bir  sıkıntı  yaratır. Ressamın  niye  böyle yaptığını, ne  hissettiğini anlamaya çalışırım. Hayatının  en önemli  kesitini anlatacağım bugün .
                 Belçika'nın  Chatelet  kentinin  ortasından  geçen  Sambre nehrinin  kıyısı  insanların ellerinde tuttukları  meşalelerle aydınlanır bir gece yarısı. Başarısız bir  tüccar olan kocasının  ölümünün  ardından  3 çocuğunun bakımını tek başına üstlenmek zorunda  kalan  annesi Regina ansızın kaybolmuştur o  gece.  Kadının  adını  bağırarak  nehir  boyunca yürüyenlerin  meşaleleri 13  yaşındaki oğlu  Rene Magritte'nin  yüzünü  aydınlatır. Kendini  nehre  atarak  intihar eden Regina'nın  ceseti  sabaha  karşı  bulunur.  Zavallı  kadının  geceliği  yukarıya  doğru  sıyrılmıştır ve  yüzünü örtmektedir.  Annesinin  bu  hüzünlü  sonu  Magritte'nin  gözlerinin  önünden  silinmez  yaşam  boyu. Tablolarında  yüzleri  bezlerle  örtülü insanlar  çizmesinin  nedeni  budur..

                                 

                         Pipo,  dev bir  göz, şömineden  çıkan  bir tren.. Rene Magritte  benim  için  çok  özel. Gerçeküstücüler  arasında değişik  bir  uslüp. Hayatının  en önemli sahnesiyle  resimlerine açılan kapı ilişkili.  Geçenlerde bir kitap okurken karşıma çıktı . Tekrar  resimlerine baktım. 
                       Bir ressam değil hatırladığım bu pazar. Hava soğuk bugün. Dün geceden beri rüzgar şiddetli. Ama mart işte bu , kapıdan baktırıyor yine yapacağını yapıyor. Martın başında arkadaşlarla  Baba Martayı  yaptık. Bulgaristandan gelen bir arkadaşım sayesinde öğrendim bunu. Martın  birinde bileklerimize kırmızı beyaz ipler bağladık dilek tutarak. 


                                              

                 Bu  gelenekten bahsetmek istiyorum şimdi.  Marteniçka ;  Bir rivayete göre, Baba Marta ya da Marta Nine  ( baba Bulgarca’da nine anlamına geliyor  ) kışın sonunu getirip baharı başlatan ancak ruh hali aniden ve sık sık değişen huysuz, ihtiyar bir kadındır. Baba Marta’yı hoşnut edip baharı erken getirmesini sağlamak için kırmızı beyaz Marteniçkalar takılır bileklere ya da giysilerin yakasına. Baba Marta hoşnut olsun, merhamet etsin ve kışı bir an evvel bitirsin diye Mart başında takılır Marteniçka, kimi zaman birden fazla. Kırmızı ve beyaz renkler sağlık dileklerini temsil eder. Kırmızı kandır, candır, hayattır, beyaz ise saflık. Döne döne birbirine dolanan kırmızı beyaz ipler, yaşamın ve ölümün ebedî döngüsünü, iyiliğin ve kötülüğün, mutluluğun ve hüznün yaşamdaki dengesini hatırlatır insanlara. O yüzden herkes birbirine Marteniçka hediye eder Mart ayında.
Bizde de  kocakarı soğukları denen şey vardır , biraz ona benzettim Marta nineyi. 
                  Haftasonu eğer evde geçiriliyorsa evde kek , kurabiye yapma zorunluluğum varmış gibi gelir. Dışarıdan birşeyler almayı sevmem. Bu haftasonu da çikolatalı, portakallı kek yaptık. Eğlenceli  toplarla süsledik kızımla.

                           

                  Fazla tv seyretmediğimden devamlı film ya da  belgesel  seyrediyorum netten. Dün gece seyrettiğim  belgesel oldukça dramatikti. Vasıflı  ve  akıllı insanların  baltalanışı ya da  yok edilmeye  çalışılması  yalnızca  Türkiye'de  olmuyormuş dedirten  belgeselin  adı   The  İnternet's   Boy.. Reddit kurucularından genç yaşta  ölen  Aaron swartz’ın hayat hikayesinin anlatıldığı belgesel niteliğindeki bu yapıtta Aaron’ın çocukluluğundan ölümüne kadar geçen zaman 26 yıllık zaman diliminde onun fikirleri, dehası ve hayata bakış açısı gözler önüne seriliyor. ABD hükümetinin sözde özgürlük ve adalet sistemine karşı hazırlanmış vurucu bir biyografi örneği.

                                        

                              Bu  pazarın da  ailenizle  mutlu  geçmesi  dileğiyle !













6 yorum:

  1. magritte çok çok severim yaaaa :) baksana bugünkü yazımda senin bu yazdığın mart şeysini yazan bi arkadaşımız daha var yaaa :)

    YanıtlaSil
  2. sevgili Deep söyledi hemen geldim senin marteniçkanı görmeye. başka bir hikaye. seviyorum değişik hikayelerini okumayı. mutlu baharlar.

    YanıtlaSil
  3. Tv beni yoruyor kafama çiviler çakılıyor sanki hele hele reklamlarında. Bilmiyordum belgeseli not edeyim pazar günleri içeriği nasıl olursa olsun en sevdiğim gün. Bazen yapay bir sevinçle bile keyfini sürebiliyorum.
    Ne güzel bir yazı.

    YanıtlaSil

Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...