14 Ocak 2013 Pazartesi

Yaşamak Sevinci

                           Zamanla  yaşam enerjimizin,  sevincimizin  azaldığını  görüyorum.  Ne kadar  dünyaya  tutunma çabalarımız  olursa olsun  ,  nerede  o  çocukluk mutluluğumuz,  nerede  o  gençlik  enerjimiz?  Yine  karamsarım ama gözlemlediğim  bu.  Hele  yaş  60 lara gelipte  geçtiyse iyice düşen bir yaşam bağlılığı  var. Başta gözler de  kaybolan  ışıltı,  yüze  çöken umutsuzluk,  yılların ağırlığı.  Nereden  geldi  şimdi bunlar aklıma.  Enis  Batur'un     Haneberduş  okurken  Metin  And  ile  ilgili  yazdıklarını  okuyunca  düşündüm..İkisi  konuşurken,  Metin And artık  hiçbirşey  okumadığını,  tiyatroya, sinemaya,  baleye  gitmediğini  söylemiş.  '' İyi  yapıtlardan  uzak  duruyorum,  çünkü  beni durduğum yerden  savuruyor,  ilgimi  dağıtıyor''    diyor.  Bunun  üzerine  Enis Batur   birzamanların  ateşli  yazarını düşünüyor  ve  '' geniş  uzmanlık alanının  dışına  taşan ,  sözgelimi  sıkı edebiyat eleştirileri  kaleme alan biri''  nin  bunlardan  uzak  kalmasını 80 yaşına  ve birikimine  bağlıyor.
                           80  yaşında olmamama   rağmen,  öyle  iyi anlıyorum ki   Metin And'ı.   Hayatın  iyi-kötü  birikimiyle  geçen  yıllar.. Yıllar  biriktikçe enerjiden  çok  bekleyiş kalıyor elimizde. Yaşamdaki  olaylardan  çok umut önemli.  Sait  Faik  öyle  güzel  anlatıyor ki   İzmir'e  adlı  öyküsünde.    Şöyle   yazar  karamsar halde dolaştığı zamanı :
                          '' Dün kendini  beğenmiş  sevgilimden,  gece, bir hiç için  beni kıran  arkadaşımdan, biraz önce  evimden,  akşamleyin cesareti , nikbinliği, aşkı, sabaha karşı  bin türlü olur olmaz fikir, his, saçma, delilik  nöbetlerini kanımda uyuşuk  uyuşuk  döndüren içkiden , evin kapısından çıkar çıkmaz  kendimden  tiksinerek sokaklardayım.''
                          Kendisini  ölüsüne  ağlayamayan  insanların  huzursuzluğu içinde  bulur.  Öylesine karamsar, mutsuzdur ki,  hayata  tutunacak  bir şey  bulamaz.Halbuki ben yaşamayı severim der. O  sırada  kafeste  tavşan  satan  bir  kadına  rastlar.  Kadın  tavşanları satıp  parasıyla  İzmir'e  gidecektir. Bunları  öğrenince  Sait Faik karamsarlığından  utanır.
                       '' Kafamdaki  kabarcık    deliniyor;  sarı, cerahatli  bir  suyun  kafamdan aktığını  duyuyorum. Tavşanları  seviyorum.  Nineciğim!   İzmir'e   gitmek  için  tavşanları  satan  sana bayılıyor , insanları  seviyorum .  Bir  kişi  bile  olsan  dünya  yüzünde  beni  yaşamaya   çağırıyorsun. Seninle  beraber  İzmire  gitmek için  ümitliyim. ''  
                       ''   Şimdi  yollar   daha  başkaydı.  İnsanlar  yalnız  yalan   söylemezlerdi.  Ben  bahtsız  mıydım?  Değil :  Ben  ümitsizdim.  Ninem  benden  milyonlar  defa  daha  bahtsızdı  ama  ümitliydi.  Yaşasın  ninem,  yaşamak  sevinci,  İzmir'e  güverte  seyahatı,  ümit!..

                        Bir  taraftan  Enis  Batur'da  okudum  bir  paragraf  beni ,  yaşla  yavaş  yavaş  yokolan yaşamak  sevincini hatırlatırken,  diğer  taraftan  Sait  Faik 'in  içimdeki  Hamlet  dediği  sıkıntıyla tüm  bunları pekiştirdi.  Ama Sait Faik'in  karşısına çıkan  yaşlı  kadının  durumu,  şu  dünyada ki  tek  ihtiyacımızın ne  olduğunu  hatırlattı  bana ..Ümit...Tomris  Uyar  bir  yazısında  şöyle  der :
                       ''Asıl  üzüntü  veren  yaşlanmak değil,  uslanmaktır. ''  der.  O  çocuk  neşemizin  kaybolması  bu  yüzdendir  belki.  Gözlerimizin  ışıltısının  kaybolması da  bu yüzden.  Sonra da  yaptığımız,  zevk aldığımız  bir  çok şeyi  yapmak istememek  gelir arkasından.  Yıkım  başlamıştır.  Ümit  zaten  körelmiştir.  Bahtsızlık,  zor  şartlarda olmak değildir mutsuzluk  yaratan.  Tek suçlu  ümitsizlik,  uslanmaktır...
                    Tomris Uyar demişken  son okuduğum  kitabından  bahsetmek  isterim.  Bir  çırpıda  okuyup  bitirdiğim  kitabı ;  Otuzların  Kadını..


                                             Otuzların Kadını/Tomris Uyar

                              Tomris  Uyar'ın    Otuzların  Kadını  dediği  annesiydi.  Özlediğim dediği,  birbirine  geçen  teğet  yaşamlarla  anlattığı  kısa  romanı.  Satır  satır  durarak  düşünerek okuduğum  kitap..
                              ''  Acaba  bizler,  yara-almadığımıza,  güçlü  olduğumuza  bu  kadar  inanan  çocuklarımızın   bir  gün  biz  yok  olduğumuzda  duyacakları  boşluğu  nasıl  hafifletebiliriz?
Şimdiden  başlamalı,  ama  nerden?




                             İnternetten  aldığım kitaplardan biri  Otuzların  Kadını ..Diğerlerini  salonun  ortasına ,  sehpanın  ortasına  koydum.  Kitaplığıma  gitmeden  önce  burada  duracaklar  biraz.



                             Günün  her saati onları  görmek,  arada  bir  elime  almak,  içlerine  bakmak, biraz  göz gezdirmek..Ne güzeldir bunlar.  O   sırada  okudum  kitabı  bir  taraftan  yudum yudum okumak, diğer  taraftan  ötekileri  merakla  elime  alacağım  zamanı  beklemek.  Tezatlığın  keyfi..  Bir  taraftan da  alacağım  kitapları  listeliyorum.  Onun  heyecanı da  başka.  Sipariş  verme zamanı,  geliş  süresinde  sabırsızlanma,  kapıya  gelen  koli..  Hayatta   her olay  mutluluk verici  aslında.  Ne  istediğini  bilmek  önemli  olan..










5 yorum:

  1. İnsanın kalbinde yanında biri varsa, ümitsiz olmamalı. Ne zaman ki yalnız kaldın o zaman ümitsiz olmalısın. Ya da yaşamak için çabalamalısın. Daha çok çabalamalısın. Sokağa çıkıp tavşan satmalısın. İzmir'e gitmelisin mesela, Ankaraya, Kars'a, ne bileyim belki de Rize'ye. Ümidin nerede karşımıza çıkacağı pek belli olmaz. Bakarsın yanıbaşımızdadır. Ufak bir çocuğun elinde, gözünde ya da mor rengi sevmesindedir mesela. Ümit önemlidir. Yorgunsak dinlenmek gerekir. Uslandıysak yaramaz birilerini aramak gerekir. Ölen annenin açtığı boşluk hissini yaşamak gerekir. Böyledir hayat, hep bir şeyler gerektirir. Son anlara kadar...

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel yazmışın..hayat gerçekten böyle. bir de benim karamsar
    tarafım ağır basmasa .tüm çıplaklığıyla görüp
    hayatı kabullenmek ,işte en büyük başarı bu ..
    bugün ben tomris uyar'a , sen turgut uyar'a değinmişiz biraz
    ne güzel..

    YanıtlaSil
  3. Yine keyifle, heyecanla okudum aktardıklarını Buketcim:)çok da sevdim, düşündüm durdum...
    Teşekkürler...
    Yeni kitaplarınla ilgili son paragrafta söylediklerine de bütünüyle katılıyorum:)

    YanıtlaSil
  4. beğendiğine sevindim natali:)

    YanıtlaSil
  5. Merhaba bu tür projeler gerçekten çok güzel umarımprojeniz beklenen ilgiyi görür

    Web Tasarım Firma Sitesi site satın al

    YanıtlaSil

Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...