Orhan Pamuk'un severek okuduğum ilk kitabıdır..Pamuk yirmi iki yaşındayken herşeyi bırakarak romancı olmaya karar verir ve dört yıl bir odaya kapanarak ilk romanı olan Cevdet Bey ve Oğulları 'nı yazar. Kitabı okusun diye ilk babasına verir . İki hafta sonra babası gelir oğluna sarılır ; bir gün Nobel ödülü alacağını söyler. Oğlu yıllar sonra bu ödülü alır ama babası dört yıl önce ölmüştür.
Pamuk bir aile romanı yazmak için yola çıkar. Oturdukları apartmanın yanında eski bir ev vardır o evden aile içinde sürekli bahsedilmektedir. Romanın iskeleti böylece belli olmuştur. Orhan Pamuk, üç kuşaklık bir dönem içinde ele aldığı Cevdet Bey ailesinin hayatını Cevdet Bey, oğulları ve torunlarının zamanı biçiminde üçe bölerek anlatmıştır. Birinci bölüm '' ilksöz '' de bir tek gün anlatılır.
Uzun bir romana başlamışızdır artık. Kişileri bir taraftan tanımaya başlarken diğer taraftanda uzun kurmaca bir dünyaya ayak atarız. Sayfalar ilerledikçe ayrıntı üzerine ayrıntılarla karşılaşırız. Hem Cevdet Bey'in zihninden geçenleri hem de onu çevreleyen dünya ve insanların fiziksel özelliklerini , kişisel özelliklerinden ya da dahil oldukları toplumsal gruplardan kaynaklanan özelliklerini görürürüz.
Orhan Pmuk bu romanında kendisinden ve ailesinden izler bulunduğunu söylemiştir bir çok konuşmasında. Pamuk'un çocukluğundan bildiği bu ev romanın gizli kahramanıdır aslında. Alttan alta anlatılan bu evin yaşadıkları, hissettikleri ve değişimleridir. Bu değişim evin dışında da bütün bir ülkenin yaşadığı değişim olarak devam etmektedir aslında.
Orhan Pamuk'un ne kadar usta bir yazar olduğunu daha ilk kitabında göreceksiniz. Diğer kitapları gibi bunu da tavsiye ederim..
Bayram arifesindeyken tatlı yemeden olmaz. Beni sorarsanız yine bir yerlere gitmiş olacağım. Çok mutluyuz ailece. Yeni yerler göreceğimiz için. Ama öncesinde kurabiyeler yaptım.
Bloguma da koyayım dedim..
Biraz da uydurma kurabiye oldu. Bildiğiniz tarif , üzerine annemin yaptığı ahududu
reçeli. Yanında ev yapımı limonata. Yazdan kalma şu güzel günler de balkonda oturup bir güzel yedik.
Ayrılmadan önce herkesin bayramını kutlarım ...
kurabiyeler çok lezzetli görünüyor eline koluna sağlık canım. orhan pamuk da hiç okumadım bu kitap bir başlangıç olabilirmiş
YanıtlaSilBuketcim , nerelere yine...
YanıtlaSilBu arada, Cevdet bey..i okumaya başladım, ama biraz ara verdim.
Orhan Pamuk ile ilgili düşüncelerine katılıyorum canım, ne kadar da güzel anlatmışsın.Bu kitap sırada henüz okumadım ama seveceğimden eminim nedense;)
YanıtlaSilKurabiyelerin elbette güzeldir ama fotoğraflarına bittim doğrusu...
Güle güle gidin, gelin.İyi bayramlar olsun:)
Hımm, kurabiyelere bittim,bu vesileyle,
YanıtlaSiliyi yolculuklar ve mutlu bayramlar dilerim:)
Şimdiden iyi tatiller mutlu bayramlar dilerim. sevgiler
YanıtlaSilBence Orhan Pamuk'un en iyi romanıdır. Onu Beyaz Kale ve Benim Adım Kırmızı İzler.(bence)
YanıtlaSilKurabiyelerini yolluk yaptın herhalde Buketciğim bana hiç kalmamış :(
İyi yolculuklar !
Anılarında güzelliklerle dolu iz bırakacak bir bayram dilerim sana...
Sana da iyi bayramlar Buketcim. Ailenle güzel bir tatil geçir inşallah .Sevgiler.
YanıtlaSilKitabı ben de sevmiştim.Mutlu bayramlar.
YanıtlaSilMmmm harika bunlar:))) Ellerinize sağlık!
YanıtlaSilBen de kurabiye canavarıyımdır,ama yemekten çok yapmaya bayılırım..Tadına bakanlar da beğenince değmeyin keyfime:)İşin bu kısmı çok önemli tabiii...
Kitap okuma aşkı arada bir depreşir,geri gider.ben de bilmem nedendir ama sevmediğim bir huyum var:(
Aynı anda birçok kitaba başlayıp;kör topal ilerliyorum hep,yarım yamalakk...bir tanecik kitabı uzuuuuuun süreçlere yaymak iyi olmuyor bazen!Bitirerek daha hızlı ilerleyebilirim aslında:)
Sevgiler
Burcu
www.roomsgardens.blogspot.com
kurabileyeler çok lezzetli görünüyor ellerine sağlık viyana ya gidicez yazmışsın gizemin bloguna umarım tatil güzel geçmiştir:)
YanıtlaSil