11 Eylül 2012 Salı

henry james

 
Yazarları,  yönetmenleri ,  sanatçıları  böyle pasta  börekle  yanyana   getirme  huyum  devam ediyor. Çok  ilgisiz  ama  yeme- içmenin  yanına  okumayı, seyretmeyi  çok  yakıştırıyorum.  Çünkü  ben  böyle   yapıyorum.  Film  ya da  dizi   seyrederken  mutlaka  birşeyler  yiyorumdur.  Kitap  okuyorken de  birşeyler  içiyorumdur.
 
 
 
 
 
 
Geçen  gün  aklıma  kıymalı  pideler  yapmak  geldi.  Mayalı  hamur  yapıp   içini  de 
hazırlayıp   fırında   hemen  piştiler.
 




Hemen  bahçedeki   masamı  hazırlayıp   çayı  demledim.  Aslında  fazla  çay  sevmem ama  bazen de bergamutlu  çay  krizim  tutar.  Yine  bu usül  hazırlayıp   masama   koydum.  Bir taraftan  hafif  esen  sonbahar  rüzgarı,  diğer  tarafta  mis  gibi  kokan  pideler  ve  yanımda  olmazsa  olmaz  kitabım.






                                           Henri  James  okumaya  öykülerinden  başladım...Roman sanatının dünya çapındaki ustası Henry James (1843-1916), uzun yazarlık yaşamı boyunca yirmiye yakın roman, yüzü aşkın öykü, oyun, eleştiri yazıları yazdı, gezi kitapları yayımladı. Verdiği ürünlerle, İngiltere ve Amerikada, roman türüne büyük saygı kazandırdı.
                                          Hayatı boyunca yer yer abartıya kaçmış, kusursuz kullanılan bir dilin peşindedir o. Yazarken bunu tavizsiz izlemesinin yanında, dilde yakaladığı üst kullanımı günlük yaşamında da kullandığı söyleniyor. Mektuplarında, yemek davetlerinde, dost sohbetlerinde konuşurken seçtiği sözcüklerin edebi dizilimi, konularına ayrıntı zenginlikleri katma çabası, anlattığının hakikate yatkınlığı, kelime vurguları, tamamen ona özgü abartıya, cümleleri uzatmaya, bitmeyecek duygusu veren bir konuşmaya doğru evrilmesine neden olmuştur. Bir konuşma onun için beyninin tüm katılımı ve anlatım mükemmelliğinin bileşimiyle oluşturulmalıydı. Bütün bunlar da zaman zaman onun sohbetlerinin, sıradan yemek topluluklarında, dostlar arasında sıkıcı bulunmasına yol açıyordu muhtemelen.
                                        Dil kullanımındaki özen nedeniyle, onun küfür ettiğini hiç kimsenin duymadığı söylenir. Bununla ilgili anlatılan bir söylenti var; Ölüm döşeğinde, kendinde değilken, etrafında doktoru, hizmetçiler, yakınları çaresizlikle koşuşturup dururken, nasılsa, bu acılı anların birinde, küfür ettiği duyuluyor. Bu duydukları herkesi şaşırtır tabi ki. Ailenin ileri gelenleri, hemen hizmetkarları toplayarak, bu duydukları küfürleri unutmalarını, ve kimseye anlatmamalarını sıkı sıkıya tembihlerler.


                              



                              Neler  seyrediyorum şu sıralar?    Film  izlemeye  ara  verdim  ve dizilere  döndüm..Modern  Family'nin  tüm  bölümleri  bittiğinden  House  izlemelerime   devam  ediyorum.. Bilmeyenler  bu  sıradışı  doktoru  tanımalı...

23 yorum:

  1. Yaptın yapacağını, kıymalı pideler, bergamutlu çaylar, bahçe, kitap....ooo, hepsini birarada ne zaman buluruz Allah bilir :)

    Afiyet olsun, iyi okumalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. canım atla Ankaradan birgün otobüse, gel bahçeye..tadını çıkaralım :))

      Sil
  2. Buket, çok takdir ediyorum seni, dünya edebiyatını ne güzel okuyorsun. Bırak kitabını duymayı, Henry James kim deseler, aktör mü acaba derdim vallahi. Ömrümde işitmedim: adını:)

    Öyküleri nasıl bilmiyorum ama, Henry James'in hiç küfür ettiği duyulmamış ya, durdum ben orada:) Buket, yeni farkettim ben küfürbaz yazarların kitaplarını galiba daha çok seviyorum. Küfürlü konuşmuyorum elbette, ama belki artık görüşmek istemeyeceksin benimle, içimden, ya da yalnızken sesli, çok küfür ettiğim oluyor. Öyle böyle değil, en sunturlusundan hem de. Neyse, kapatayım bu konuyu öğretmenim:))

    O değil de Buket, yazara ölürken rahat verselerdi bari. Ayıp sa ayıp... Bi rahat hayatın gelmişine geçmişine sövseydi:)

    Neyse, bu arada mini pidelere bittim bittim:)
    O yaptığın şeftalili kekte aklım kalmıştı, dayanamadım ben de yaptım:) Buket, keşke tariflerini de kısaca versen:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayal kahvem, öyküleri novella türünden. anlatımını güzel buldum, Amerikalı olduğundan oralı olmaya dair takıntısı var, zaten Avrupaya giden Amerikalı insanlar etrafında öyküler. bilinmesi lazım diyerek aldım ,okudum zaten.
      amaaaa, küfürü severim diyorsun ya, inanmıyorum valla. sevecek son insansın bence. ben de var ya nefret ederim, çocukken dahi ailede olsun etrafımda olsun eden duymadım. şimdi de kızımı korumaya çalışıyorum ama zor uğraş valla :)

      Sil
  3. pideler harika görünüyor.dizi izlerken iyi gider:))izlencek ne dizi var.gelsin yeni sezonlar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. her gece dizi izleme günlerim başladı ama netten seyrediyorum. tv hiç açılmıyor bizde..

      Sil
    2. Buket, öğretmenle yaşamak ne zor hayat:) Küfür edilmez, tv seyredilmez, sanki hayatın her alanı sınıf gibi, fena yani!

      Benim kardeşte aynen senin gibi. Bi keresinde hiç unutmam, lokantada buluşacaktık.Ben ondan önce gitmiştim. Yerimi beğenip oturmuştum. Kardeşim geldi. Ayakta bir süre durdu. Sonra bana "ablam, sen o sandalyeden kalkıp, bu sandalyeye geçer misin, lütfen?" dedi. Öğretmen ya, önce "tamam" dedim. Sonra "bi dakka ya, niye yerimi değiştiriyorsun ki, burası sınıf mı?" dedim. Ayrıca ben ablayım öyle değil mi? Öyyle lütfenli de olsa emir kipinde cümlelerden hoşlanmam. Bir emir verilecekse ben vermeliyim:)

      Emir veremedim ama "hayır işte, canım burada oturmak istiyor, bu sandalyede oturacağım." dedim. Güldü. "iyi de güzelim, az sonra güneş dönecek, dönünce de gözünün içine girecek. Hoşlanmazsın diye söylemiştim." dedi. İnat bu ya... Yerimi gene değiştirmedim. Güneş gözüme gire gire , söylediklerini dinledim:)

      Bir öğretmenin sözünü dinlemedim ya, güneş gözüme girse bile, nedense çok sevindim:))

      Du bi... Sevdiğim bi iki küfürlü söz söyliyeyim:)) Bak mesela şöyle:
      "Binlerce kafatası aşkına!" "Binlerce kasırga aşkına!"... Bunlar en terbiyelileri. Öğretmenim, bilmiyorum anlatabildim mi?





      Sil
    3. ee öğretmen olunca yönlendirme hayatın her alanına giriyor ama bu da bizim suçumuz değil , değil mi:))
      ah keşke küfürler hep böyle olsa, tamam bunlara izin var :)

      Sil
  4. Merhabalar, :)))
    bloguma yaptığınız yorumla size geldim..takipçiniz oldum:)

    Keyif insanı olmak böyle birşey!Ben de hem pişirmeyi,mutfakta keşifler yapmayı,hem de bu tarz dizileri çok severim!
    Bu arada House'a da hayrandım:))
    Uzun zamandır seyretmedim ama hatırlamış oldum böylece..
    ilk fırsatta internetten birkaç bölüm izleyesim var şu an:))

    Burcu
    www.roomsgardens.blogspot.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. merhaba Burcu,
      ben de senden keyif aldım zaten. birbirimizi bulduk işte :))

      Sil
  5. ay karnim acikti simdi pideleri gorunce!
    birde tarif olsaydi tam olurdu :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tarif vermiyorum çünkü herkesin bildiği şeyler diye
      düşünüyorum :)
      ya da başka yerlerden bulunur diye düşünüyorum, onun için.

      Sil
  6. öyle ballandıra ballandıra anlatmışsınız ki, bir de üzerine enfes fotoğraflar! insanın, sizin kıymalı küçük pidelerinize misafirlik edeceği geliyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Danzon, her zaman beklerim bahçeme, küçük kasabama :)

      Sil
  7. Pideler sıcak sıcak ne güzel olmuştur. O bahçede ki çiçek kokuları eşliğinde çayla.....Ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  8. Ne güzel keyif yapmışsın Buketcim.
    Yazarın hasta yatağında ettiği küfürü yanındakilerin paylaşmasına üzüldüm :( Henri James kimsenin duymasını istememiş.
    House dizisini bende tv'de yakaladıkça izliyorum.

    YanıtlaSil
  9. House en sevdiğim film arada kaçırdıklarımdan başlayacağım iş rahatlar rahatlamaz.
    Pideler öyle bir ana denk geldi ki:) Açım.

    YanıtlaSil
  10. Pidelere bayıldım, minik oluşları çok güzel. Veee House delisiyim ;)

    YanıtlaSil
  11. james heeey.
    daisy de pek severim.

    james ile pide hımmmm.
    sentez galiba.
    :)

    YanıtlaSil
  12. tam keyiflik olmuş ne güzel görünüyor okumadığım bir yazar keşfetmem lazım

    YanıtlaSil
  13. bende müzikle birleştiriyorum. mesela müziksiz asla yemek yapamıyorum, yapsam dahi kötü oluyor yavan bir tadı oluyor yaptıklarımın :)

    YanıtlaSil

Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...