19 Eylül 2012 Çarşamba

Bergman ve Liv

                           Liv  Ulmann 'ı   bilir misiniz ?  
                           Bergman'ı   tanıyan  herkesin kesinlikle  tanıdığı kadın aktrist, oyuncu.. Bergman  sevgimden  sonra  Liv  Ulmann  sevgimde  oluştu.  Bergman'ın  çoğu  filminde  başrol  oynattığı  bu  kadın  hakkında  bilgim,  kitap fuarında  sahaflarda  elime  geçen  eski  bir  kitapla  başladı.  Bir  çırpıda  okuduğum  bu  kitap  Değişim.. Liv  Ulmann  kendisinin  yazdığı,  hayatından sırlar  verdiği,  Bergman'la  ilişkisinden de parçalar  sunduğu  okunası  bir  kitap..Liv Ullmann’ın “Değişim” kitabı Bergman’la çalışmak ve yaşamak üzerine önemli ipuçları vermekte. Türkçesi 1988 Haziran’ında AFA’nın “Kadın” dizisi içinde çıkmış..


                                                              DEĞİŞİM-LIV ULLMANN-NUR NİRVEN-1988 1 2x

Bergman'ı  düşünüyorum.  Uzak  değil,  2007  de   en sevdiği  ada da öldü. Beş kadın, dokuz çocuk: Eserinde olduğu gibi hayatında da kaygı, kuşku, acı  vardı. 1965’te ağır bir zatürree geçirdiği için dört yıl süreyle Stockholm Tiyatrosu’ndan uzak kaldı. O yaz çevirdiği “Persona” hayatına altı ay boyu Liv Ullmann’ı da soktu. Liv Ullmann Bergman’ın kadınlarının tek İsveçli olmayanıydı..

                            '' Hiçbir stüdyo onunki kadar sessiz değildir... Ingmar ile film çevirmek her şeyin gerçek gibi göründüğü uzun mutluluklar zinciridir. Onun hayalindeki kadın tek bir parçadan yaratılmış olmalıydı, oysa ben biraz dikkatsiz davrandığı an kırılıp parçalanan bir kadındım..''

Liv  Ulmann  ,  tipik  bir  kuzey  kadını.   Norveç'in soğukluğunu azda olsa yüzünde barındıran fakat aslında muhteşem sıcaklığını daha fazla hissettiren Ullmann...Liv  kitabında kızından da çok  bahsediyor. Ondan ayrıldığı  dönemler de  çektiği vicdan azabından,  beraberken  yaptıklarından..Kızı  Linn...Liv'in kızı Linn,  edebiyatı güçlü bir yazar. Ülkemizde, Can Yayınları'nın Türkçe'ye çevirdiği "Sen Uyumadan Önce" ve "Stella Düşerken" adlı iki romanı  var..

                                        

                                       


                                    ''Ingmar, ara sıra çoğunlukla da ilk çekim gününde bir ayağına mavi, öteki ayağına sarı çorap giyer. Hepimiz bunun işimizi rastgetireceğine inanırız. Ingmar yalnız başına yemek yiyor. Yemeği katı yumurta, çilek reçelli bir parça ekmek ve bir kâse yoğurttan oluşuyor. Stüdyoda küçük bir masanın üzerinde kraker, çikolata ve soda da bulunuruyoruz.”
                                 “Ingmar annesinden söz ediyor. Çocukluğunda yanlış bir iş yapma korkusundan. Bir kez pantolonunu ıslattığında annesi ona kız kardeşinin kırmızı giysisini giydirerek sokağa çıkarmış.”




                                              \


                                 “Bir zamanlar Norveç’e gezmeye gittiğimde Ingmar, beni havaalanında karşılamıştı. Otomobile bindiğimizde ‘Annem öldü bugün’ demişti. Annesi, üçüncü kez kalp krizi geçirmiş. Hastane Ingmar’ı aramak istemişse de annesi ‘Onun çok işi var. Rahat bırakın’ demiş. En sonunda hemşire Ingmar’ı aradığında artık çok geç olmuş. Ingmar, yatağının kenarına ulaştığında annesi ölmüş. Kadının tırnakları kırmızı ojeliymiş, bir önceki gün özenle boyamış. Ingmar, ‘artık kimsem yok’ diye ağlıyordu. Bütünüyle savunmasızdı. Ondan asla ayrılamayacağımı biliyordum. Bir anlamda hiçbir zaman ayrılamadım da.”


                                  Kitabını  bitirdikten sonra eşimle seyretmediğimiz  bir  filmini izledik. Ne yazık ki   Höstsonaten  ya da  Güz  Sonatı'nı  ancak yeni seyretme fırsatım  oldu.  Yine  Bergman'ın  insan ilişkilerini  irdeleyen  dünyasına girdim.
                                          
                                
                                         


                                   Kendi çocuklarıyla (9 tane ) hiç ilgilenemediğini, hatta bazı çocuklarının birbirlerinin varlığından bile haberlerinin olmadığını söyleyen  Bergman'ın,  anne-kız yabancılaşması üzerine nefeskesen filmi. Annesiyle bağ kuramayan küçük kız büyüyünce, aslında yaşamaya yabancılaştığının ve o zamana kadar hep yaşar gibi yaptığının farkına varır.   Filmin önemli bir ayrıntısı da, büyüyen küçük kızın kocasıyla da bir bağ geliştirememesi, eş olmaktan çok eş rolü oynamasıdır.   Kendi çocuğu muhtemelen tek bağ kurabildiği insandır, öldükten sonra da onun varlığıyla yaşamaya çalışır.


                     



                                                          
                          "bence, insan muazzam bir yaratılış..tasavvur edilemez .
                            en   yüksektekinden en aşağıya, herşey insanın içindedir.
                           insan tanrı’nın bir görüntüsüdür,
                           ve tanrı herşeyi kapsar.
                           insanoğlu yaratıldığında, iblislerde yaratıldı
                           ve aynı zamanda azizler, peygamberler, sanatçılar, ve de inançsızlar.
                           herşey yan yana varolur.
                           her an değişen büyük bir model gibi.
                           aynı şekilde, sayısız gerçeklik olmalı.
                           sadece bizim körelmiş duyularımızla algıladıklarımız değil aynı zamanda içiçe geçmiş bir gerçeklikler kargaşası var.
                          sınırlara inanmamız sadece korku ve ukalalılıktan.
                          hiçbir sınır yoktur.
                          ne düşüncelere ne de duygulara.
                          sınırları koyan korku ve endişedir."


                         eva' nın  diyalogu...


                                                          


                                                   










5 yorum:

  1. Çok faydalı bir yazı olmuş bu.Teşekkürler..

    YanıtlaSil
  2. sahi eskiden kadın kitapları vardı.. bu kitap bende va .. aslında o dizinin büyük kısmı var.. .. basıldığı zaman alınmış ve okumuşlardan hem de..
    birden düşündüm.. şimdi kadın dizisi olmaması mı daha iyi.. yoksa olması mı diye..
    yabancısı olsam buraların derdim ki.. " demek ki artık kadını bilinçlendirmek için kitap basılmasına gerek kalmadı ".. ama öyle olmadığını biliyorum..
    üzücü..

    fil ilginçmiş..
    sanırım ben izlemedim..
    hemen edinmeli ve izlemeli..

    keyifle kalınız..
    atalet..

    YanıtlaSil
  3. Ne guzel kitap tanitmissin Buket :) Bergman filmini de en kisa zamanda bulup izleyecegim. Tesekkurler paylasimin icin :)

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Buket benimde en sevdiğim flmlerdendir güz sonatı...bergmanı ilk yaban çilekleri ile izledim ve bütün filmlerini...Bu kitap ile senin sayende haberdar oldum
    teşekkürler..

    YanıtlaSil

Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...