28 Nisan 2012 Cumartesi

Bir hayal şehri; PRAG

                                          Ne  zamandır  yoktum  biliyorsunuz..Çok  güzel  bir tatil geçirdim. Yavaş  yavaş  hayallerim  gerçekleşiyor  çünkü  şundan bir  yıl öncesine kadar  uçak  korkusu  yüzünden  gezme tutkum yurt içiyle  sınırlı  kalıyordu. Ne  oldu  bilmiyorum,  korkum  geçmedi  ama binme  cesareti  oluştu. Neyse  fazla uzatmayayım  23  nisan tatilini  fırsat bilip  Prag'a  gittik.
                                          Gidenler  için ya da devamlı  gidenler  için  bir şey  ifade  etmeyebilir  ama benim için çok çok  güzel  bir  geziydi.  Tamam  turla  gittik ama oldukça  özgür  keşifler  yaptık.  Jolly  turdan aldık  biletlerimizi.  Otelimizin dört yıldızlı  ve güzel  olduğunu  söylediler. Bunların dört yıldızıyla  bizimkiler arasında  dağlar  kadar  fark  var. Bizim  için  otelin merkezi  yerde olması  önemliydi.  Jolly  Tur  öyle de olduğunu söyledi ama değildi  ne yazık ki.  Tur programında olmayan bir otelde  kaldık. Oldukça kötüydü. Neyseki  bu  keyfimizi  kaçırmadı.








                                         Sabah  6  buçukta  kalkıp  kahvaltı  edip  hemen  yollara  çıkıyorduk. İlk  gün  rehber  eşliğinde  üstünkörü  bir  gezi  yapmıştık.  Sonra  bir  harita alıp  kendimiz  sokaklarda kaybolduk. Turumuz  Hradcany denen kale bölgesinden başladı. Çek parası olan kronu bozdurmak mesele,  çünkü  yazılanlarla  verdikleri  farklı. Ama kesinlikle döviz bürosu dışında para bozdurmayın, elinize eski  macar  paraları sayıp kaçarlar. 
                                     Kalenin içine girdikten sonra gotik katedral St.Vitus'u görmelisiniz. Bu katedral, halen yapıldığı tarihteki heybetini ve gizemini koruyor sanki. Katedral etrafında küçük kiliseler de var.




 En çok dikkatinizi çekecek bina gotik mimarisiyle St.Vitus Katedrali olacaktır.1344 yılında Prag’ a resmen imzasını atan 4.Charles tarafından yaptırılmış. Dışındaki yaratık figürleri kötü ruhları engellemek için eklenmiş. Kalede ayrıca bir de Oyuncak Müzesi bulunuyor.





Bu  görkemli  yapıların içinde ,  ara  sokaklarda  geze  geze  yürüyerek   Charles  Köprüsüne  indik.   Vlatava Nehiri   üzeri  birçok köprüden belki de en önemlisi Charles Bridge. Yine 15yy. sonlarına doğru bitirilmiş bu köprü birçok savaş, direniş, ve doğal afet görmüş olmasına rağmen halen kulesi le dimdik ayakta. Bu köprü'de sağlı sollu birçok heykel gerçekten görülmeye değer.
600 yıllık bu köprü 515 metre boyunda ve 10 metre yüksekliğinde. Köprünün ilk yapımında taşları birleştirmek için yumurta kullanılmış. Üzerindeki 30 heykel Çek tarihindeki olaylarla ilgili olarak 1683 ve 1928 yılları arasında yerleştirilmiş. En meşhuru da herkesin elini sürdüğü Peder John ve köpeğinin heykeli..



 


Köprü  üzerinde  böyle  güzel  şeylere  de  denk  geliyorsunuz.  Çok  kalabalık  ama  ben  bunu da  seviyorum. Küçük  ve  sakin  bir  yerde  oturduğumdan sanırım...






Aziz John Nepomuk’un heykeline  geri  dönersek,  efsaneye göre dönemin kralı, azizden kraliçenin sırlarını söylemesini istemiş, aziz söylememek için direnince azizi öldürüp Karl Köprüsü’nden atmış. Zamanla bu azizin heykeline dokunmanın dilekleri gerçekleştirdiği inancı yayılmış. Günümüzde köprüyü geçen turistler de bu heykele dokunup dilek tutarlar.  Eee  bende  dileğimi  tuttum tabiki.







Köprüden  her  nekadar  ayrılmak  istemesekte  ilerleyerek  Stare Mesto (Eski Şehir)   geldik.   Kale bölgesinden daha hızla gelişen Stare Mesto, 10. yüzyılda surlarla çevrilmiştir. 13. yüzyılda Judith Köprüsü’yle, 14.yüzyılda ise Karl Köprüsü’yle Mala Strana’ya bağlanması üzerine bölge şehrin ticaret merkezi hâline gelmiştir. Bu gelişmelerin üzerine krallar da bir kraliyet sarayı inşa ettirip burada yaşamaya başlamışlardır.

Stare Mesto Meydanı’nın tarihi 10. yüzyıla kadar gidiyor. Pazar yeri olarak kurulan bu meydan, günümüzde restoranlar, kafeler, hediyelik eşya dükkânlarıyla dolu bir turizm merkezi hâline gelmiş. Tur otobüslerinin şehir turları bu meydandan başlar.






 Stare Mesto’da turistlerin en çok ilgisini çeken yapısı da bu astronomik saattir.   Astronomik saat yapılışıyla ilgili efsaneye göre; bu saat yapıldığında şehrin ileri gelenleri saatin mükemmelliğinden öyle çok etkilenmişler ki saati yapan ustanın gözlerine, bir daha başka yerde bu saatin aynısını yapmasın diye, mil çekmişler. Ama bu usta ölmeden önce saatin mekanizmasını bozmuş ve saat başka büyük bir usta tarafından tamir edilene dek yıllarca çalışmamış.

Saat üç bölümden oluşur. Bunlar; en üst dairenin üstünde, her saat başı 12 havarinin göründüğü pencere bölümü, değişik zamanları gösteren saat bölümü ve burçları gösteren takvim bölümüdür. Her saat başı meydanda toplanan ziyaretçilerin merakla izlediği gösteri, meydanın en büyük eğlencelerinden biridir. Saatin üstündeki her figürün bir görevi olduğu gösteride önce bir elinde kum saati tutan ölüm saatine bakar ve diğer eliyle ölüm çanının ipini çeker; bunun üzerine ahşap pencereler açılır, arkadan İsa ve 12 havari geçer. Pencereler kapanır ve bir horoz ötüşü duyulur. Saatin sağ yanında olan bitene anlam vermeye çalışan bir Türk figürü, solda elinde para kesesiyle bir cimri ve bir de kibirli insan figürü de bulunur.



    


Şehir  merkezinde  işte  böyle  ilginç  durumlarada  rastlıyorsunuz.  Vitrinlere  oturmuş  insanlar  ,  ayaklarını  su  dolu  akvaryumlara  sokmuşlar  hem gelen gideni  seyrediyorlar ,  hem  siz  seyrediyorsunuz,  hemde bu  küçük  balıklar  tarafından   ısırılıyorlar.  Bir  çeşit masaj  galiba...






İşte  ilk  günün  akşamı  oldu  bile..  Gecede  durmak  yok. Ama  devamı  diğer posta  :))


 

 





 



25 yorum:

  1. :) döviz bürolarında yediğmiz kazıklar-restoranların ayılığı :) iner inmez ayak bastı gibi 40ar euro ceza odememiz ve sehrin 3-5 gezilcek yerinden baska yeri olmaması Prag'dan soğttu beni.Güzel hoş ama ıı-ııh en fazla 1 gece yada taş çatlasın 2 gece geçirilir :)) Uçan terlik geliyooooor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ashleeeyyy!! kızma :)) ne kötü şeyler ile karşılaşmışınız ama ben ne yapayım:) valla bize 4 gün yetmedi gezecek yerler eksik kaldı.

      Sil
  2. Prag'ı severim hem de çok büyülü ve gizemli bulurum. Bu güzel fotoğrafların eşliğinde yeniden gezdim dolaştım ben de.. Teşekkürler canım !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sende sevenlerdensin demek colette. izlediğine sevindim..

      Sil
  3. Yanıtlar
    1. evet ceren , ben de çok sevdim , herkesin gitmesini isterim..

      Sil
  4. Buket'cim bizim bir sonraki rotamız Prag olacak bu sebepten heyecanla bekliyordum bu postları :) Astronomik saati ile stare mestoyu çok sevdim. O balıklar Mykonos'da da çok popülerdi ölü derileri yiyerek doğal pedikür yapıyorlar İstanbul'da da bir yerde var hatta :) otelinizin merkezde diyerek sonra başka bir yere almalarına üzüldüm ama bu kadar güzel bir şehirde bu bile insanın tadını kaçıramaz gerçekten :) devamını hevesle bekliyorum, en çok beğendiğin köşelerini ve tavsiye edeceğin yiyecek mekanlarını :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ayrıntılı anlatmaya çalışıyorum.ama restoranlar hakkında yetersiziz. araştırma yapmadan gittik, öyle bilmedende girmek istemedik.

      Sil
  5. Prag'a çok gitmek istememe rağmen henüz daha sıra gelmedi.
    Süper bir gezi olmuş belli. Devamını merakla bekliyorum. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. figoltx senin olduğun yerlerin yanında burası birşey değil ama inşllh gidersin birgün..

      Sil
  6. Hoşgeldin. Harika vakit geçirmişsiniz. Ne güzel. Sanki seninle birlikte gezdim. Uğrarım birgün ayrıntıları alırım senden.

    YanıtlaSil
  7. güzel bir olmuş anlaşılan :)
    izlenimlerinizin devamını bekliyoruz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. danzon, kesin sen gitmişindir. benim ilk göz ağrım bu gezi, belki bu yüzden çok memnun kaldım..

      Sil
  8. resimler den gözüktüğü gibi gezin güzel baya geçiyor. artık oteli görmemezlikten gel canm sadece yatmaya gidiyorsun idare etmek lazım. iyi eğlenceler diliyorum sana

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler canım, bizde bakmadık bu olumsuzluklara zaten..

      Sil
  9. Prag benim de hayallerimi süslüyor , ne yazık ki henüz gidemedim .
    Çok güzel resimler ve bilgiler. Teşekkür ederim . Devamını bekliyorum , sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben teşekkür ederim zeynep. devamı şimdi geldi :)

      Sil
  10. Prag benim için çok özel bir şehir, görmedim henüz ama aramızda biraz da Kafka sevgimden dolayı güzel bir bağ var...anlatımını sindire sindire tekrar okuyacağım:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kafkayla ilgili ayrı bir post yapmayı düşünüyorum natali. ama senin de kesinlikle gitmeni isterdim. çok beğeneceğine inanıyorum.

      Sil
  11. Ne Prag'mış yahu arkadaş :)) Çok güzel fotograflar yakalamışsın Buketcim,eğlenip zevk almak çok önemli bir gezide.

    YanıtlaSil
  12. Buket, bakıyorum uçuş korkunu yavaş yavaş yeniyorsun. Ben de yarın uzun bir yolculuğa çıkıyorum, uçağa hala çok alışamadım.

    Ben Prag'ı gördükten sonra "Kafka başka bir şehirden çıkmazmış" diye düşünmüştüm. Ama tabii mevsim sonbahardı, biraz daha hüzünlüydü Prag. Bana bir masal şehrini anımsattı.
    Bu da benim Prag'ım Buket;)
    http://nezlelikarga.blogspot.com/2010/10/sonbahar.html

    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. uçak korkum geçti denmez alkım ama unutuyorum sonradan nekadar korktuğumu. dönüşte hele çok korktum, gelene kadar ağladım. uzun yolculuk ben de yapacağım bu ayın sonunda. portekize. okulun projesi nedeniyle gideceğiz ama şimdiden kara kara düşünüyorum. kafkayla ilgili ayrı bir post yapacağım. hemen seninkine bakıyorum..

      Sil
  13. Gerçekten başlık gibi, HAYAL ŞEHRİ!
    Fotoğraflarla tekrar canlandı gözümde. Çok seviyorum Prag`ı:)
    Uçak korkunuz hazır geçmişken dolaşın fırsatınız oldukça...
    Dünyada öyle etkileyici yerler var ki, masaldan çıkmış gibi, donmuş kalmış zaman...
    Bizim Türkiye`de pek alışık olmadığımız şeyler:))

    YanıtlaSil

Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...