27 Ağustos 2011 Cumartesi

BİR KİTAP , BİR FİLM

                                Bugünler de okuduğum kitapla  seyrettiğim bir film  denk düştü..Film  dünyanın  herhangi  bir yerinde savaşın getirdiği saçmalıklara maruz kalmayı,  kitap  ise  dünyanın yalnız bir yerinde değil, birçok  yerindeki kıyımları, yoksulluğu,  bir avuç zengin  güçlünün elinde  savrulan yaşamları  anlatıyor. Zihnimin bir köşesinde  kitapla  film birbirine  göndermede  bulunuyor.  Ama  bunun  nasıl olduğunu  kestiremiyorum  sanki..

       KIYMETİNİ  BİL HERŞEYİN

                               John Berger  severek okuduğum bir yazar..Elimdeki,  okuduğum kitap bu..Kitap  John Berger’ın bir hayata tutunma ve direniş kitabı. İçinde son yıllarında yazdığı önemli makaleler var. İnsanı alarme eden, hangi manada olursa olsun  direnişe çağıran yazılar bunlar; o kadar telaşlı ki yazar, ilk çağrısına   Hemen Şimdi  adını vermiş.
                               John  Berger 'ın  11  Eylül' den  Irak Savaşına,  Filistin'den  Katrina  felaketine , Nazım Hikmet'ten  Pasolini'ye  bir çok siyasal soruna ve  sanatçıya ilişkin  çarpıcı  düşüncelerini  dile  getiriyor.  J.Berger  şöyle diyor kitapta :

                               Peki bu nasıl oldu? Nasıl oldu da Bush, Murdoch, Cheney, Kristol, Rumsfeld ve hempaları bu mevkileri işgal edebildi? Cevabı kolay olmayan bir soru bu, zira tek bir cevap yok, çabalar boşuna; hiçbir soru iktidarlarında gedik açamaz henüz. Ama geceleyin bunu bu şekilde sormak olayların cesametini ortaya koyuyor. Bizler yeryüzündeki acılar hakkında yazıyoruz.
                               Bu yeni tiranın vaazlarını dinlemeyi reddetmeliyiz. Safsatadan ibaret söyledikleri. Sonu gelmeyen tekrarlarla dolu konuşmalarda, açıklamalarda, basın bildirilerinde ve tehditlerde yer alan başlıca terimler: Demokrasi, Adalet, İnsan Hakları, Terörizm. Bu bağlamda kullanılan sözcüklerin her biri bir zamanlar ifade edilenin tam zıddını temsil ediyor.
                               Demokrasi, karar almak için (ki gerçekleştiği ender görülür) bir öneride bulunmaktır; seçim kampanyalarıyla pek bir ilişkisi yoktur. Demokrasi, siyasi kararların yönetilenlere danışıldıktan ve onların fikri alındıktan sonra verileceği vaadinde bulunur. Bunun gerçekleşmesi için yönetilenlerin, söz konusu meseleler hakkında yeterince bilgilendirilmesi, karar mercilerinin onları can kulağıyla dinleyecek ve önerilerini dikkate alacak yetenekte olması gerekmektedir. Demokrasi, iki seçenek arasında tercihte bulunma "özgürlüğü", kamuoyu araştırmalarının yayınlanması ya da insanların istatistiklere tıkıştırılması ile karıştırılmamalıdır. Bunlar demokrasinin sahte göstergeleridir.
                    
                                       Daha  fazla  alıntı yapmak istemiyorum. Okuyup  bildiğimiz ama birşey yapamadığımız  gerçekleri  tekrar gördüğümde  moralim  bozuluyor. Ama  blogum bu kadar acıyı kaldırmaz  :)  Bu  kitaba bakalım  ne eşlik  etmiş  ..
                                                                       muffinler....






Patatesli ve  peynirli  muffinler...







 
                 SURİYELİ  GELİN

                                  İsrailli yönetmen  Eran  RİKLİS   tarafından çekilen filmin konusu İsrail tarafından işgal edilen Golan tepelerindeki Dürzî köylerinden birinde geçiyor. Köyde yaşayan Mona isimli bir genç kız, Suriye’deki akrabaları tarafından bulunan bir damat ile evlenecektir. Görücü usulü bile olmayan bir tarz ile tamamen tanıdıklar tarafından aracılık sonucu birbirlerini fotoğrafta görerek evlenmeye karar verirler. Ancak olayın acı tarafı evlendikten sonra Mona, İsrail işgalindeki Golan tepelerine bir daha geri dönemeyecek, ailesini, akrabalarını ve doğduğu toprakları tekrar göremeyecektir.


                                                             Suriyeli Gelin


                                Film karakterlerin tek kişilik ayrıntısına girmeden birbiriyle olan ilişkilerini yaşadıkları koşulları göstererek izleyiciyi senaryoya ve çevreye odaklamayı sağlayabilmiş   ve  yönetmen  Riklis,   Cyril Morin’in özgün  müziği ile konuyu başarılı bir şekilde harmanlamıştır . Film katıldığı festivallerden önemli ödüllerle dönerek başarısını kanıtlamıştır.



9 yorum:

  1. Selam Buket, ne güzel yapıyorsun!
    Yazını okurken bir defada üç tad alabiliyorum. Çok hoşuma gidiyor.
    Kitap, yemek ve film.. Ne denir yeme de yanında yat:) Şahanesin.

    Ben John Berger’in Cevat Çapan tarafından İngilizce’den çevrilen Düğüne adlı adlı kitabını okumuştum.
    İlgini çekerse işte budur:

    http://hayalkahvem.blogspot.com/search?q=john+berger

    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. FİLM İZLENECEKLER LİSTESİNE ALINDI,,AMA KIŞ İÇİN BU ARALAR FESTİVAL FİLMLERİ AĞIR GELİYOR,,GARİP BİR RUH HALİNDEYİM..KIŞIN YAĞMURLU HAVADA,,SICACIK BATTANİYE ALTINDA İZLENECEK LİSTEME DAHİL OLDU YANİ,,PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER''

    YanıtlaSil
  3. Canım doğum günüm dileklerin için çok teşekkür ederim :) O güzel kurabiyeleri o halde ben doğum günü hediyesi olarak düşleyip istiyorum! :) Onları bana yollamalısın ehe.

    http://kacikturuncu.blogspot.com

    YanıtlaSil
  4. Merhaba Hayal kahvem, üçü bir arada kahve gibiyim baksana:)
    Düğüne kitabı elimde ama daha okumadım.yazına da hemen geçeceğim.şimdi h.g. AZ okuyorum, bitince artık..

    YanıtlaSil
  5. Doğru diyorsun Kumyu, tam kışlık filmler bunlar.battaniye altında, dışarıda rüzgar ve yağmur, ya da lapa lapa kar yağarken..
    Baran , dediğim gibi İst da olsaydık kızımla pastanı yapar, zilini çalardık :))

    YanıtlaSil
  6. Buketcim şu John Berger hayranlığına hayranım,demokrasi paragrafı hoşuma gitti.
    Muffinler de harika görünüyor.
    Filmi galiba izlemiştim ya ada benzer bir konuda başka filmdi tam hatırlayamadım.
    Faaliyetlerinin devamını dilerim:)

    YanıtlaSil
  7. Guzel bir hafta sonu diliyorum, sevgi ve selamlar...

    Asagida ki fotografa bayildim, harika:)

    YanıtlaSil
  8. john berger'i biz de çok severiz. dünya eleştirmenleri, romanlarına revizyonist eleştirisi getirirler, o ise eleştiri oklarını; özgür düşünce ve özgün sanatla benim arama kimse giremez, der.

    j.berger, devrimci sanatı ve devrimci bilinci ile sadece roman eserleri yaratmaz.
    aynı zamanda pratiği çevirip, harmanlayarak teori yaratır.

    iyi bayramlar dileriz:)

    sevgiyle.
    ahmet - tolga

    YanıtlaSil
  9. hayırlı güzel bir bayram diliyorum:)
    sevgilerimle
    seval

    YanıtlaSil

Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...